Çocukluğumdan beri halk arasında zaman zaman bir söylem çalınırdı kulağımıza; "KAN TUTMASI" derlerdi büyüklerimiz bazı olaylar üzerine yaptıkları yorumlarda. Merak ederdim, sordum bir gün bu nedir diye. Bana, katillerin cinayet işledikten sonra çok dengesiz tepki vermeleri; her şeyden korkması, rüyalarında kabuslar, karabasanlar görmesi, yani işlediği günahın onun yakasına yapışarak dengesini bozması ve bir korku sarmalına girmesi şeklinde tanımladılar.
Yani akıttıkları kan sürekli onları izliyor, ya insanlardan kopuk münzevi bir yaşam seçiyorlar, ya da o psikoloji onları gerçeklerden koparıp daha despot yapıyor. Böylelikle asıl duygu ve niyetlerini kamufle edebiliyorlar.
Bildiğimiz gibi, son 101 yılı intihar savaşı şeklinde geçen, 300 yıllık bir vatan savunmasının ardından ÇERKES HALKI, dönemin en büyük emperyalist gücü ÇARLIK RUSYASI tarafından, adeta dağılan nar taneleri gibi dünyanın her tarafına sürgüne gönderilerek dağıtıldı. Bu olay insanlık tarihinin gördüğü en kanlı ve en büyük soykırımlarından biridir.
İki milyona yakın insan, binlerce yıl yaşadıkları vatanlarından nüfuslarının % 90 oranında zorla çıkarılarak sürgüne gönderildi. Sürgüne gidenlerin % 50'ye yakını sürgün yollarında açlık, susuzluk, yangın, salgın hastalık vb. nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Geriye kalanlar, gittikleri yerlerde bir şekilde hayata tutundular, kalplerini vatan ÇERKESYA'da bırakarak uzun süre " GERİ DÖNECEĞİZ " umuduyla denklerini çözmediler ve kalıcı konutlar yapmadılar. Bu şekilde günümüzde beşinci kuşağı yaşayan bir diaspora oluşturdular.
Sürgündeki ÇERKES HALKI, yaşadığı her türlü olumsuzluğa rağmen onu sürenlerin ve çıkarları için kabul edenlerin aksine, inadına direnerek 156 yıl sonra bazı kayıpları olmasına rağmen, bugün hala ayaktalar.
Vatanda kalan % 10'luk kısım ise hep gidenlerin dönecekleri umuduyla tüm güçlüklere direndiler. Vatana ve kimliklerine sahip çıktılar. Ve çıkmaya da devam ediyorlar.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, ulaşılmaz olarak bilinen ÇERKESYA yeniden keşfedildi. Diaspora ve vatanda yaşayan ÇERKESLER yeniden buluşmaya başladılar. Gelişen teknoloji özellikle iletişim ve haberleşme alanında insanların önüne yeni olanaklar sundu ve yeni ufuklar açtı. Gerçeklere daha kolay ulaşılmaya başlandı. Bunun yanında demokrasi isteyenlerin taleplerini de çeşitli şekillerde bastırdılar.
ÇERKESYA coğrafyasında 2014 Soçi Kış olimpiyatlarını ÇERKES SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ'NÜN merkezî olan bir yerde yaparak, tüm DÜNYA ÇERKESLER'inin sinir uçlarına dokunup gelen tepkileri ölçmeye başladılar.
Çünkü onlar için Rusya Federasyonu'ndaki en tehlikeli potansiyel halk ÇERKESLER'di. ÇERKESLER'i soykırım bitirememişti ve ÇERKESLER sorunlarına sahip çıkmaya başlamışlardı. Örneğin, "21 Mayıs Soykırım ve Sürgünü" anma günlerinde diaspora ve vatanda yaşayan ÇERKESLER, vatan ÇERKESYA'da bir araya gelmeye başlamışlardı.
ÇERKESYA'nın her tarafında ÇERKES ( ADİĞE) bayrağı tek ulusal bayrak olarak dalgalanmaya, şahit olduğum kadarıyla bazı RUS vatandaşlar tarafından bile taşınmaya başlanmıştı.
Tüm bunları üst üste koyduğumuzda dünün ÇARLIK, bu günün üniter Rus devleti düşüncesinde olan ırkçı, soykırım heveslilerinin 156 yıldır derinlerinde uyuyan, saklamaya çalıştıkları korku yeniden ortaya çıktı. Yani tabiri caizse "KAN TUTTU".
Oysa, artık cin şişeden çıkmış ve PANDORRA'nın kutusu açılmıştı. ÇERKES HALKI, sürgünün 156 yılında sorunlarının farkına vardı ve bu konuda her türlü demokratik, barışçıl mücadeleyi vermek adına kararlı adımlar atmaya başladı.
Muhataplarımız hala yanlış yapıyorlar. Akıttıkları kanlar onları 156 yıldır yakalamış bırakmıyor, korku, onları yanlış yapmaya, problemleri çözmek için barışı değil şiddeti seçmeye yönlendiriyor. Soykırımın olduğu ÇERKESYA coğrafyasında soykırımcı Çarlık Rusya'sının generallerinin anıtlarını dikiyor, tepkileri ölçüyorlar, kiralık tetikçiler bulup ÇERKES HALKINA hakaret edip tahrik ediyorlar.
Dün Ruslan GUAŞE, KANJAL provokasyonları, günümüzde ise Tarık TOPÇU'nun deport edilmesi, ardından son iki yıldır MARTİN KOCHESOKO'nun uyduruk ve düzmece bir yargılamayla mahkum edilerek DÜNYA ÇERKESLİĞİ'nin tepkilerini Martin'in şahsında yok etme düşüncesi.
22 Eylül'de Martin karar duruşmasına çıkacak. Onu yargılamaya çalışan güç, endişeli, korkuyor. Çünkü olay düşündükleri gibi gelişmedi. Verecekleri mahkumiyet kararı ÇERKES'lerin tepkisini bastıracak sindirecekti. Fakat, dünyanın her tarafından gelen on binlerin tepkisi ve olayın neredeyse uluslararası bir boyut kazanması ile hesapları bozuldu.
Şimdi, işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Sıyrılmaya çalışıyorlar.
Fakat, aklın yolu birdir. Korkulardan kurtulmanın bir tek yolu vardır. Onunla yüzleşmek, gerçeklerle yüzleşmek. Nedenlerini araştırıp çözmek. Fakat, geçmişte olduğu gibi soykırımcı bir anlayışla değil, akılla, insan haklarına saygılı demokratik bir anlayışla.
Öncelikle, bu yargılama komedisine son verildiğinde; ÇERKESLER'in uğradıkları SOYKIRIMI kabul ettiklerinde, çifte vatandaşlık, vatana doğal vatandaş olarak, çifte vatandaşlık dahil dönüş ve yerleşme için olanakları sağlandığında, günümüzde uygulanan anti demokratik uygulamalar iptal edildiğinde yani ÇERKES HALKI ile barışıldığında 156 yıllık korku bitecek.
Bu süre içerisinde biten korku ÇERKESYA ve RUSYA coğrafyasında yüzleri güldürecek, ÇERKES HALKI'nın SOYKIRIM'da kaybettiklerinin kanı yakalarını bırakacak, bir KAN TUTMASI yaşamayacaklardır. Bu, ÇERKES HALKI' nın garantisidir.
Rusya Federasyonu'na sesleniyoruz;
Haydi işe MARTİN'den başlayın. Barışı seçin.
ÇERKES HALKI, öncelikle MARTİN için adalet istiyor. Ve sonuna kadar da istemeyi sürdürecek. Dünyada gelişen bu konudaki demokratik tepkiyi kırmanız mümkün değildir.
Bugün belki MARTİN'i mahkum edebilirsiniz. Fakat, unutmayın ki, haksızlık ve zulmün olduğu yerde her zaman "MARTİN"ler çıkmaya devam edecektir.
Çünkü; her ÇERKES MARTİN' in ta kendisidir!
BIJ Mehmet YENER