'ÇERKES ( ADIĞE ) ULUSAL KIYAFET GÜNÜ' ÜZERİNE BİR DÜŞÜNCE

#5932 Ekleme Tarihi 25/09/2020 04:01:17

Yer 1920'li yılların Reyhanlısı, rahmetli babam o yıllarda Reyhanlı-Antakya yolu üzerinde bulunan HATTİ'lerden kalma ATÇANA Höyüğünde, Fransız arkeologların yapmakta oldukları kazı işlerinde çalışıyor.

Babamla birlikte aynı kazıda çalışan Ermeni bir arkadaşı da vardı. Kazı çalışmaları sürerken babamın o Ermeni arkadaşı, koşarak nefes nefese babamın yanına gelir ve elinde tuttuğu Hatti savaşçısı heykelini babama göstererek: "Bak Mustafa, amcanızın çocuklarından birisini buldum. Bu da senin gibi Çerkes" der.

Babam, "Nerden anladın?" diye sorunca, "kıyafetleri, kaması aynen ÇERKES kıyafeti" diye yanıt verir. Ardından Arapçasını da söyler. "Hede ıbın Amkom." Türkçesi; "Bu amcanızın oğlu!".

Bu kısa anı bana, beş bin yıl önceden kimliğimle ilgili, kıyafet yoluyla verilen bir mesaj gibi geldi. Yabancı halkın bir ferdi, beş bin yıl önce giyilen kıyafetten, ÇERKES kimliğini tespit edebiliyor.

Tabii o dönemde giyilen kıyafetler, günümüze göre belki de prototip bile sayılmazdı. Fakat, tanınabilmesi ve tanımlanıp bir kültürün aidiyetine sokulması, gerçekten bilimsel yönden incelenmeye değer bir konu.

Çok doğaldır ki, o tarihlerde bir 'ÇERKES egzonimi ve endonimi'nden bahsetmek söz konusu değildir. Bugünkü çağdaş uluslar ve ulusal isimler oluşmamıştı. Tarihimizin o dönemleri, bilim insanlarımızın çalışma ve araştırmalarına muhtaç bir şekilde keşfedilmeyi beklemektedir.

Fakat, beş bin yıl önce giyilen bir kıyafet, günümüzde hiçbir akademik kariyeri olmayan bir insan tarafından tanınabiliyor ve tabi anlanabiliyor, aksesuarlarının dışında ana hatları ve orijinalliği ile günümüze ulaşabilmiş ve işin en güzel tarafı ÇERKES kimliğinin de tanımlayıcısı olmuş.

M.S. 1.200'lü yıllarda Memlük Devletini yöneten ÇERKES Burci Hanedanının mensupları sultanlar ve maiyetleri de Çerkes Ulusal Kıyafetlerini giydiler. Bağdat önlerinde Hülagü'nün Moğol ordusunu dağıtan Memlük orduları, bu kıyafetle ÇERKES olarak tanımlandılar.

Osmanlı Padişahı Yavuz sultan Selim'in Memlük sultanına "KOCA ÇERKES" diye hitabı ünlüdür.

1557 yılından itibaren Rus Çarlığı ile yapılan anlaşma üzerine, bir kısım Çerkesin Rus İmparatorluk sarayına yerleştiği, yeteneklerinden dolayı önemli mevkiler edindikleri, hatta Rus Çarlığına aday gösterilecek kadar aristokrat bir tabaka oluşturdukları, fakat, o pozisyonda bile ulusal giysilerini giymeye devam ettiklerini biliyoruz.

Bu insanların sürekli giydikleri "ÇERKES ŞIĞIN", "ÇERKES ( ADİĞE ) ŞUAŞE-FAŞE" olarak adlandırdıkları bu kıyafetlere "ÇERKESKA" ve bunları giyen insanlara da "ÇERKASKİ" adını verdiklerini de biliyoruz. Yani, ulusal kıyafetler, ÇERKES HALKI'nın tanımlayıcısı olmuş.

Yabancılar yüzyıllardır Çerkesleri giydikleri kıyafetlerden tanıyorlar. Örneğin; Paris'teki LUVR Müzesi'nde bulunan bir erkek ve kadın heykelinin giydirildikleri kıyafetlerden dolayı onların Çerkes olduklarını hemen bilebilirsiniz. Nitekim, tanıtım kısmında ÇERKES ( CİRCASSİYEN ) yazıyor.

Günümüzde Ürdün Krallık Saray Muhafızları'nın kıyafetlerine bakanların aklına, sadece "ÇERKESLER" geliyor.

Hangi ulustan olursa olsun, ÇERKESLER hakkında az da olsa bir bilgisi olan bir insan, bir KAMA gördüğünde "ÇERKES KAMASI " diyebiliyor.

Buna, büyüklerimizin son zamanlara kadar giydikleri, ki, rahmetli annemin babama diktiği ÇERKESKA ve KAMA kadar ünlü olmasa da "ÇERKES ( ADİĞE ) ĞONÇENC" ve "ADİĞE CANE"yi ve birçok kadın kıyafetini de katabiliriz.

Keza, kadınlarımızı ulusal kıyafetleri içinde gören bir yabancı, bunu giyenin ÇERKES olduğunu bilir.

ÇERKES kıyafetleri, ÇERKES kimliğiyle etle tırnak gibidir. Bunları birbirinden ayırmak mümkün değildir. Tarihsel süreç içerisinde birbirlerinin tamınlayıcısı, tamamlayıcısı olmuşlardır.

ÇERKESLER, dünyada, tarih boyunca giydikleri kıyafetlerle tanımlanan ender uluslardan biridir.

İnsanlık tarihi ve bilim, bu gerçeği ÇERKESLER adına resmen olmasa da fiilen tescillemiş ve adeta patentlemiştir.

ÇERKES kıyafeti, Kuzeyde Azak denizi, Güneyde Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan'a ve doğuda Hazar Denizi'ne kadar Kafkasya denilen coğrafyada tüm halklar tarafından benimsenmiş ve giyilmiştir.

Fakat, hiçbir zaman ÇERKESKA, örneğin; ABHAZKA, ÇEÇENKA, KAZAKKA, GÜRCÜKA veya AZERİKA olarak adlandırılmamış ve tanımlanmamıştır. Nasıl ÇERKESLER, ÇERKESYA'nın otokton ( yerli ) halkıysa, ÇERKESKA da ÇERKESLER in kimliklerine yapışmış, onunla bütünleşmiş, özdeşleşmiş, otokton kıyafetidir.

Bunlar, tarihleri boyunca ÇERKESLER'in yarattığı değerleri yansıtan, değerleri bünyelerinde taşıyan, çok değerli eserlerdir.

Bunlara sahip çıkmak öncelikli işimizden birisi olmalıdır.

ÇERKES kıyafetleri, ÇERKES kimliğini tanımlayan bir bayrak gibidir.

Bunlara sahip çıkmak, ÇERKES ve ÇERKESYA'ya sahip çıkmaktır.

Bunlara sahip çıkmak, geçmişimize, günümüze ve geleceğimize sahip çıkmaktır.

Bunlara sahip çıkmak, ulusal hafızamıza sahip çıkmaktır.

Bunlara sahip çıkmak, ÇERKESLİK aidiyet bilincine sahip çıkmaktır.

Bunlara sahip çıkmak, her şeye inat yok oluşa direnmektir.

Unutmayalım ki son sözü hep direnenler söyler.

Bu vesileyle Tüm Dünya ÇERKESLİĞİ'nin "28 Eylül Çerkes ( Adığe ) Ulusal Kıyafet Günü"nü kutluyorum.

YAŞASIN ÇERKES KALMA MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN ÇERKESYA!

BIJ Mehmet YENER

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks