1 Ağustos günü ÇERKESYA'daki tüm cumhuriyetlerde "VATANA DÖNENLER" günü olarak kutlanıyor. Tüm ÇERKESYA coğrafyası ve son yıllarda da Dünya ÇERKES Diasporasında duyarlı çevreler tarafından kutlanmaya başlandı. Giderek bir ulusal bayrama dönüştü.
Günümüz Dünya coğrafyasında ÇERKESLER'in yaşadığı her yerde, kendini ÇERKES kabul eden kişiler ve sivil toplum örgütleri "ULUSAL DÖNÜŞ GÜNÜ"nün hazırlıklarını yapıyorlar.
Peki nedir bu ulusal dönüş günü? Neden kutlanması gerekiyor? Onu bu kadar önemli kılan şeyler nelerdir? Neden kutlanması gerekiyor ve ÇERKES HALKI için ne ifade ediyor?
101 Yıllık bir vatan savunması, günün, dünyadaki en organize en donanımlı, en güçlü ordusu olan, istilacı, emperyalist Rus Çarlığı ordusuna karşı bir ölüm kalım savaşı veren ÇERKES HALKI, kendisine Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa tarafından verilen destek ve yardım sözlerinin de yerine getirilmemesi yüzünden direniş gücünün tükenmesiyle savaşı kaybetti. 101 yıl süren savaş ve soykırım sonrası Çerkes halkı binlerce yıl yaşadığı " VATAN ÇREKESYA"dan zorla sürgüne gönderildi.
Kaynaklar, 1864 yılı 21 Mayısına tarihlenen BÜYÜK ÇERKES SÜRGÜNÜ'nde 2 milyon civarında bir nüfusun o zamanki Osmanlı coğrafyasına sürgüne gönderildiğini yazıyor.
Bu sayı o tarihteki ÇERKESYA nüfusunun % 90 ını kapsıyordu.
Sürülen bu nüfusun 500 binden fazlası gönderildikleri noktalara ulaşamadan salgın hastalıklar, açlık ve onları getiren gemi kaptanlarının aç gözlülükleri nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Ulaştıkları yerlerin bir çoğunun yerleşime elverişsiz oluşu nedeniyle de büyük kayıplara uğradılar.
Bir halk, tüm dünyanın umursamaz bakışları arasında insanlık tarihinin o güne kadar gördüğü en büyük trajedisine tanık oldu. ÇERKES HALKI yok oluşa gönderildi. Binlerce yıllık tarihi, kültürü, mitleri, KHABZE ve uygarlıkları olan bu halk yaşadığı topraklardan zorla çıkartılarak yok oluşa, ölüme yollandı.
Kaynaklar, sürgün başlangıcında, ÇERKESYA'da bir köyde Osmanlı'ya gitme kararı almak üzerine yapılan bir toplantının sürgünü engellemek isteyen gençler tarafından basılarak toplantı yapılan yerin içindekilerle birlikte yakıldığını, ÇERKESLERİN vatanlarını terk etmek istemediklerini yazıyor.
Çarlık Rusya'sı ve Osmanlı Devletinin aralarında yapmış oldukları bir antlaşmayla kotarılmış olan ÇERKES SÜRGÜNÜ, tabiri caizse Rusya'nın hem ÇERKESYA coğrafyasını ele geçirmesini sağladı, hem de kendilerinin deyimiyle büyük bir beladan kurtuldular. Çünkü, 101 yıllık savaşta onlar da sadece asker olarak 25 milyon kişiyi kaybettiler.
Sürgün, Osmanlı Devleti'ne, savaşlarda eksilen savaşçı ve çiftçi nüfusun yerine koyacak insan kaynağı sağlamıştı.
Sürgüne gönderilen ÇERKESLER gittikleri yerlerde, vatanlarına geri dönecekleri umuduyla adeta denklerini çözmediler, kendilerine uzun yıllar kalıcı evler yapmadılar. Hep vatana geri dönecekleri anı düşündüler. Neredeyse iki kuşak bu beklentiyle yaşadı. Ancak 1900'lü yılların başlarından itibaren bu umutları azalmaya başladı.
Süreç içerisinde Rus Çarlığı ve Osmanlı Devleti makamlarına bir çok kereler dönüş için baş vurmalarına rağmen ne tek tek, ne de grup halinde dönüşe izin verilmedi. Zaman zaman bağımsız bir şekilde vatana dönmek için yola çıkan kişi ve gruplar olduysa da engellediler bu devletler tarafından. Tüm engellemelere rağmen vatana geri dönüp yerleşenler de oldu.
1917 Ekim Devrimi'yle birlikte kurulan Sovyetler Birliği'nin lideri LENİN, devrim sonrası ÇERKES'lere vermiş olduğu, sürülenleri geri getirme sözünü tutmak amacıyla devrimden hemen sonra Vaaşliyeviç FRUNZE'yi ÇERKESLER 'le görüşmek üzere Ankara 'ya gönderir.
Alman istihbaratının yaptığı araştırmaya göre ( 1920'li yıllar) sürgünde yaşayan ÇERKESLER' in % 80 i geri dönmeye hazırdır.
Ankara Hükümeti kendisini General Musa KUNDUKH ve Türk Ajans Müdürü Hüseyin Tosun ŞHAPLI ile görüştürür. Bu iki isimden özellikle Musa KUNDUKH, diğer adıyla sürgün sırasında Rus Ordusu generali Musa KUNDUKHOV gelen temsilciye "ÇERKESLER 'İN GERİYE DÖNÜŞ DİYE BİR PROBLEMLERİ YOKTUR" diyerek meselenin asıl sahipleriyle görüşmesini engellemiş ve ÇERKES HALKI'nın dönüş fırsatlarını engellemiştir.
Ki, o Musa KUNDUKHOV, Rus Çarlığından aldığı 70 bin altın ruble karşılığında 3.000 ÇEÇEN aileyi Osmanlı topraklarına kandırarak göç ettirmiş bir vatan hainidir. ÇEÇEN ve OSET'leri Osmanlı Devletine satmıştır.
Bu olaydan sonra sürgün ÇERKES'lerin vatanla ilişkisi tamamen kesildi. Geri dönüşe ait umutlar azaldı fakat "DÖNÜŞ DÜŞÜNCESİ" bir hayal, bir ideal, bir kutsal olarak insanların belleklerinin bir tarafında sürekli olarak kaldı. Hiç kaybolmadı.
ÇERKES Ulusal Aidiyet bilinci ile birlikte hep yaşadı.
Batılı kapitalistlerin demir perde, komünizm, din ve namus kavramları üzerinden SSCB ile ilgili olumsuz propagandaları ÇERKES'ler için uzun yıllar bir baskı unsuru olarak kullanıldı.
Fakat bunun olmadığı ülkelerden, örneğin Suriye Membiç ÇERKES'lerinden BIJ Ahmet NAMİ, resmi başvurusunun kabul edilmesiyle Nalçik'a yerleşti. Orada evlenen Ahmet NAMİ halen ailesiyle birlikte orada yaşıyor. Sanıyorum bu olay sürgünden sonraki ilk resmi vatana dönüş olmuştur.
Türkiye'de 1961 anayasasının kabulüyle kısmi özgürlük ortamında derneklerin açılmasıyla DÖNÜŞ DÜŞÜNCESİ ÇERKES'ler arasında açık açık yeniden konuşulup tartışılmaya başlandı. Bu düşüncenin sahipleri o günlerin sınırlı özgürlük ortamında bile vatan ÇERKESYA'yı ziyaret etmeyi, vatandaki insanlarımızla bağlar kurmayı başardılar.
Bu cesur, kararlı, kararlı olduğu kadar da inançlı olan bu insanlara teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyorum.
1990 Yılında Sovyetler Birliği'nin dağılması, Glastnost ve Prestroyka hareketi sonucu Rusya'nın kapitalist dünyaya katılmasıyla 70 yıldan fazla kapalı olan vatan ÇERKESYA'nın kapıları da açıldı. İnsanların kafalarına yerleştirilen bazı tabular yıkıldı. Vatana gidiş gelişler başladı. Diaspora ile vatandaki ÇERKESLER kavuştular, tanıştılar, kucaklaştılar.
Günümüze kadar Diasporadan ÇERKESYA 'ya dönüş yapıp yerleşenlerin sayısı binleri buldu. Fakat yapılan dönüşler organize ve örgütlü değildi.
Nihayet, 1998 yılına gelindiğinde, Kosova'da çıkan savaş nedeniyle orada yaşayan ÇERKES'lerin başvurusu, Adiğey, Kabardey Balkar, Karaçay ÇERKES Cumhuriyetlerinin aldıkları kararı Rusya Federasyonu'na kabul ettirmeleri üzerine 124 ÇERKES soydaşımız özel uçaklarla vatana getirilerek dönüşleri sağlandı.
Onlara ADİĞE CUNHURİYETİ'nin başkenti Maykop'a 5 Km. mesafede "MAFEHABLE" adı verilen bir köy inşa edilerek yerleşmeleri sağlandı.
Daha sonra yine üç Cumhuriyetin aldıkları ortak kararla 1 Ağustos gününün " VATANA DÖNENLER GÜNÜ" olarak bayram günü olması ve her yıl kutlanması kabul edildi.
Günümüze kadar bireysel kararlarla vatana dönüşler olmuş, başarıp kalabilenlerin yanında tutunamayıp geriye dönenler de olmuştur. Vatana dönerek yerleşenleri kutlarken tutunamadı dediklerimizi de eleştirmemek gerektiğini düşünüyorum.
Ve bu güne kadar gerek vatanda, gerekse diasporada yaşayan ÇERKESLER'in 156 yıllık sürgün yaşamının dünü, bugünü; yaşanılan ülkelerin sosyo-ekonomik, sosyo politik durumlarının ve yönetim sistemlerinin ÇERKES HALKI üzerindeki etkilerine, sosyolojik yapı değişikliklerine bakarak buna göre Ulusal Dönüş Politikasının oluşturulması gerektiği kanısındayım.
Eğer yapmak istediğimiz bir şey halihazırdaki yöntemlerle yapılamıyorsa bir yerlerde yanlış ve eksikler var demektir. Bunların tespit edilip daha sağlıklı politikaların oluşturulması gerekmektedir.
Fakat her şeye rağmen ÇERKES HALKI'nın vatan ÇERKESYA'da bir araya gelerek özgür bir ÇERKES ULUSU oluşturma düşüncesi hiç değişmeyecek, geçmişe, bugüne, geleceğe inat milyonlarca sürgün yüreğin bunu gerçekleştirecek irade ve güce sahip olduğuna inanıyorum.
DÖNÜŞ; hayalimizdir, umudumuzdur.
DÖNÜŞ; vatandır, bayraktır, onurdur.
DÖNÜŞ; geçmiştir, bu gündür, gelecektir.
DÖNÜŞ; küllerinden yeniden doğmaktır. Yok olmamaktır.
DÖNÜŞ; ÇERKESYA'yı yeniden kurmak, ÇERKES ULUSU'nun yerinden sökülmüş genetik kodlarını yerli yerine yeniden koymaktır.
DÖNÜŞ; tüm ÇERKESLER için olmazsa olmaz yaşam biçimidir.
Dünya'daki tüm ÇERKES'lerin 1 Ağustos VATANA DÖNÜŞ GÜNÜ' nü kutluyorum.