#222 Ekleme Tarihi 15/10/2015 12:31:34
14 Mayıs 2012 Pazartesi Saat 02:38
Yurtsever Hareketi örgütlerken, yanlış hatırlamıyorsam, ilk toplantılarımızdan birinde, bir arkadaş: “düşüncelerimiz yayıldıkça, bunları kendi yorumları ile örgütleyecek insanlar çıkacaktır. Bu insanlara karşı tavrımız ne olacak?” diye bir soru sormuştu.
Ben, bundan korkmamamız gerektiğini, herkesin yanlış-doğru kendi bildiğini örgütleme hakkı olduğunu, biz yanlış yapmazsak, Yurtsever Hareketin ve Çerkes halkının doğru yoldan çıkmasının mümkün olmadığını söylemiştim.
Buna hala yürekten inanıyorum.
Evet, biz yanlış yapmaz; herşeye rağmen dik durur, eğilip bükülmez ve kısa vadeli kazanımlar için eyyamcılık yapmazsak, Yurtsever Hereket yolunu şaşırmayacak; önünde sonunda zafere ulaşacaktır.
“Statükonun Askerleri” ve kariyeristler ne yaparlarsa yapsınlar, yaptıkları ile kalır; asla bir güç olamazlar.
Çünkü, Çerkesya’yı inşa etmenin yurtseverleşmekten; Çerkes Sorunu’nu çözmenin de Çerkesya’yı inşa etmekten başka yolu yoktur. Bu Hareketin sağında veya solunda mevzilenip, söylemlerimizi sulandıranlar veya kimi korkuları ve ilişkileri kullanıp birilerini kandıranlar sadece bu kandırdıkları insanlarla kalır; asla Çerkes halkına önderlik yapamazlar!
Bu inançla yolumuza devam ediyoruz.
Bu inançla 20 Mayıs’ta Taksim’deyiz!
İsterdik ki, Çerkes Halkının Birliğini, atalarımızdan bizlere miras kalan 200 yıllık özlemi, bu sene örgütleyebilelim. Bunun için çok çaba sarfettik, ama olmadı.
Şimdi 20 Mayıs’ta “Çerkesya Platformu” olarak Taksim’de toplanacak; Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü muhattabına hatırlatacağız.
Sağa sola sapmadan ve saptırmadan!
Herşeyi bir kez daha burada tekrar etmenin anlamı yok.
Biz, çeşitli iletişim platformlarında “elbette soykırım” deyip, iş başa düşünce “Sürgün Günü, Yas Günü” deme eyyamcılığı yapmıyoruz...
Biz, aylarca insanlarımıza Çerkes Soykırımı’nı anlatıyor, sonra birden bire dönüş yapıp, “herkes istediğini yapsın” demiyor veya “Sürgün Günü, Yas Günü”ne katılma çağrısı yapmıyoruz...
Biz, önce bağıra çağıra yoksulluk, direniş, savaş edebiyatı yapıp; sonra insanlara “gelin yas tutun” demiyoruz...
Biz, Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü, Çerkes Sorunu’nu çözmenin ve Çerkesya’yı inşa etmenin önündeki bir engel olarak değil de; Rusya Federasyonu’na düşmanlığı körüklemenin, halkımızı Rusya düşmanı bir cephenin askerleri yapmanın aracı olarak kullanmıyoruz...
Biz, başkaları açık açık “21 Mayıs Çerkes Soykırımı ile bizim bir alakamız yok” dedikleri halde; bu halkları aynı platformda toplamanın telaşında da değiliz...
Yani biz, statükonun, veya başka güçlerin değil; Çerkes halkının ve Çerkesya’nın askerleriyiz!
Biz Adıgeyiz! Çerkesiz! Çerkesyalıyız!
Soykırım ve Sürgün trajedisi yaşadık. Bunu, başta Rusya Federasyonu olmak üzere tüm dünyada tanıtmak, Çerkesya’nın yeniden inşa edilerek Çerkes halkının anavatanına dönmesini sağlamak ve Çerkesya’da, gelecek kaygısı olmadan, sonsuza kadar barış ve huzur içerisinde yaşamak istiyoruz.
Bizler, adalet istiyoruz.
Yani, Rusya Federasyonu’nu yıkmak değil, Çerkesya’yı kurmak istiyoruz. Yolumuz yordamımız barışın, demokrasinin ve hukukun yoludur.
Bu yolun taşlarını döşeyen emekçilerden biri olmaktan gurur duyuyurum.
Ve 20 Mayıs’ta Yurtseverlerle, Çerkesya Sevdalıları ile Taksim’de sloganlarımızı haykıracak olmanın mutluluğu ve heyacanı içerisindeyim.
Bekle beni İstanbul, bekle beni Taksim!