Bir kaç haftadır Avrupa'dayım. Sanırım Kaf Fed'in kongresine de katılamayacağım.
Önce Yunanistan'daydım, sonra İtalya'da. Arkadaşlarla buluştum. Biraz da gezdim.
Son iki haftadır Almanya'dayım. Yeni insanlar, yeni fikirler, sohpetler...
Herşey güzel; hayatımın, bir yanının, sanki bir yerlerde durduğunu, dünyamın küçüldüğünü veya küçüldüğümü hissetmek dışında...
Bazı konularda, felsefede, sanatta, edebiyatta... bilgilerim eski, yenilikleri iyi takip edemedim. Bu nedenle sohpetlere katılmakta zorlandım. Yetersiz kaldım.
Çok önemsediğim için değil, ama bu yıl Nobel edebiyat ödülünü kimin kazandığını bile bilmiyorum mesela. Daha da kötüsü, bunun eksikliğini düne kadar hissetmemiş olmam.
İnsanın fiziksel dünyası küçülünce, düşünsel dünyası da küçülüyor. Veya düşünsel dünyası küçülünce, fiziksel dünyası da küçülüyor.
Benim düşünsel dünyam küçüldü önce. Artık daha çok, belki de sadece, "biz"i düşünüyorum, "biz"i araştırıyorum, "biz"i anlatıyorum...
Bu "biz", biraz küçük. İçinde çok az edebiyat, sanat, felsefe... ve başkaları var.
Ne yazık ki, birileri bizim dünyamızın küçük olması gerektiğini sanıyorlar. Böylece Çerkesi de küçülttüklerinin farkında değiller. Bu küçük dünyadan nasıl büyük insanlar çıkacak?
Bir şey daha farkettim: Artık başkaları da bizim dünyamızın küçük olduğunu biliyorlar. Bana saygı duydukları için olsa gerek, "biz" üzerine konuşmak istiyorlar, ama akıllarına fazla bir şey gelmiyor. Hem "biz" çok küçük olduğu için hem de biz, "biz"i yeterince anlatmadığımız için.
Almanya'yı seviyorum, Almanları da. Çalışkan insanlar. Bu nedenle başarılılar.
Zaten tembeller hiçbir şey başaramazlar, zafer kazanamazlar. Ve yalnızca güçlüler, yani çalışkanlar geleceğe yürüyecekler...
Yeni, güzel insanlarla tanıştım. Diaspora ve Soykırım Araştırma Merkezi'nin kurucusu ve başkanı Mihrab'tan çok şey öğrendim. 40 yıl dişiyle, tırnağıyla kazıyarak kurmuş Merkez'i. Herşeyini bu Merkez'e harcamış.
Soykırımları ve diasporaları araştırıyorlar. "Neden Çerkes soykırımı üzerine bir çalışmanız yok", diye sordum. Biraz düşündü, "bilmiyorum, ama haklısın, özür dilerim" dedi.
Bu mütevazi cevap üzerine, bu defa ben utandım. Çünkü bizim soykırımımızı, önce biz anlatmalıydık dünyaya.
Bizi çok iyi karşıladı ve ağırladı Mihrab. Uzun uzun sohpet ettik. Türkiye'ye döndükten sonra daha ayrıntılı yazacağım.
Diasporayı, "anılarla yaşayan, dönmek isteyen ama kalan topluluk" diye tanımlaması ilginçti.
Ermenilerin Batı Çerkesya'ya tarihi olarak sahip çıkıp çıkmadıkları sorumu ise, "ben hiç bir Ermeni kurumun veya örgütün Batı Çerkesya'da hak iddia ettiğini duymadım. Ama her halkın delisi vardır... " diye cevapladı.
Berlin'e de gittim. Manfred'i görmek için. Bu defa ailesiyle de tanıştım. Manfred, eşi Ursula, oğlu ve torunu çok güzel insanlar. Beni güzel karşıladılar ve ağırladılar.
Her zaman yanımızda olacağını ve bize elinden gelen desteği vereceğini söyledi Manfred.
Safiye Can'ın Köln'de Literaturhaus'ta bir programının olması ise güzel bir tesadüf oldu. Safiye yedinci şiir kitabını yayınladı.
Ve gerçekten çok başarılı. Gurur duyduk.
Ama tabii kabanının kolundaki Çerkes bayrağı çıkarması ve programında Çerkes kimliğini vurgulaması bizi özel olarak mutlu etti.
Kaf Fed'in kongre sürecini takip edemedim. Kaf Fed BİZ, bayrağı Kaf Fed DEĞİŞİM'e devretmiş. Ümit Dinçer başkanlığa aday olmuş...
DEĞİŞİM'in, Kaf Fed'in şimdiye kadar izlediği politikalara ciddi-köklü bir eleştirisi olmadığı için, kongreden bir beklentim yok benim.
Bu nedenle, gerek DEĞİŞİM'in gerekse Ümit Dinçer'in kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda bir kez olsun "Çerkes"i ağızlarına almamış olmalarına kızanları anlamıyorum.
Arkadaşlar hayata nasıl bakıyorlarsa, onun programını yapmışlar. Bunun neresi yanlış?
Siz onlardan farklı mısınız, farklı bir çözüm öneriniz veya yönetim anlayışınız mı var, örgütleyin, örgütlenin, sizi tutan mı var?
Örgütlenemediniz ve DEĞİŞİM'in programını da beğenmediniz mi, o zaman boş oy verin.
Uzun yıllardır birlikte çalışan, birbirini tanıyan bir grup DEĞİŞİM. Bu yönüyle, bir gecede bir araya getirilen, birbirini tanımayan "toplama" Kaf Fed BİZ'den çok daha tutarlı bence.
Haklarında da hiç çirkin şeyler duymadık.
Örgütlendiler ve yönetmeye talip oldular. Bu onların en doğal hakları.
Politik olarak eskisinden çok farklı şeyler yapabilirler mi; yapamazlar, yapmayacaklar. Böyle bir iddiaları da yok.
Kaf Fed, Çerkes (Adığe) halkının ve çıkarlarının örgütü değildi, DEĞİŞİM'le de olmayacak.
Değişen bir şey yok yani.
Değiştirmek isteyenler örgütlenmeli...