3.sünü örgütlediğimiz "Çerkesya Gençlik Kampı" yaşanan bir olumsuzluğun gölgesinde bitti. Bu olumsuzluğun da etkisiyle istediklerimizi yapamadık ve üzüldük. Ama "seneye buluşmak üzere" diyerek ayrıldık. Ve 4. Kampı da mutlaka örgütleyeceğiz.
Kampımızın amacı ne?
Çerkesya Gençlik Kampı, bir eğitim kampı değil; dünyanın farklı ülkelerinden ve Türkiye'nin birçok şehrinden Çerkes gençlerinin katıldığı; tanıştığı, dinlendiği, tatil yaptığı ve Çerkes kültüründen bir şeyler yaşadığı ve öğrendiği bir kamp. Bu nedenle, isteyen her Çerkes genci bu kampa katılabilir.
Yaşadığımız bazı zorluklar nedeniyle, kampın içeriğini daraltma, bir eğitim kampına dönüştürme önerileri de oldu. Elbette öyle bir kamp da örgütlenebilir ve yararlı olur; ama bu kamp, o kamp değil.
Yaş sınırı var mı?
Üst sınırı, 28-30 olsun dedik. Alt sınır koymadık. Herkes çocuğunu kampa getirebilsin, güvendiği abla veya abisi ile gönderebilsin istedik. Aslında işimizi zorlaştırdık, ama abla ve abilerinden görecekleri ve duyacaklarının onları pozitif etkileyebileceğini düşündük.
Büyükler gelebilirler mi?
İstisnalar hariç, hayır gelemezler. Sadece Çerkesya Hareketi'nin yöneticileri ve eşleri, kampın ihtiyaçlarını karşılamak, eğer sorun çıkarsa müdahale etmek için oradalar. Bunun dışında çocuklarını getiren anne babalar ve dernek yöneticileri kampı görmeye gelebilirler. Bunlar, zaten kampta-çadırlarda değil; bungalovlarda kalıyor ve sadece geldikleri gün örgütlenen ortak etkinliklere katılıyorlar.
Kampımızda ne tür faaliyetler örgütlüyoruz?
Kampımızda sabah saat 8'de kalkılıyor, ama kimseyi zorla kaldırmıyoruz. Sonra Amerika'dan kampımıza katılan Suhein Beck yönetiminde sabah sporu ( Veya "Çerkes Yogası" ) var. Ardından kahvaltı yapılıyor.
Kahvaltıdan sonra Çerkesçe saati vardı. Nalçık Devlet Üniversitesi'nden Farida arkadaşımız uygulamalı ders verdi.
Bu bir saat içerisinde sadece Çerkesçe konuşulacak veya Çerkesçe şarkılar söylenecekti. Hergün olacaktı, ama yaşanan olumsuzluk ve organizasyondaki eksikler nedeniyle yapamadık.
Pazar Günü "Çerkesya Film Atölyesi" vardı. Burada Hacettepe Üniversitesi'nden Sibel Tekin hocamız gençlere kısa film ve video yapımı konusunda bilgiler verdi.
Vatana Dönüş Günü'nde thamatemiz Fahri Huvaj vatanı ve vatana dönüş'ü anlattı. Ertesi gün "vatan düğünü" düzenledik.
Çerkesya Müzik Atölyesi, kapsamlı bir proje. Bir yandan Seyit Besli arkadaşımız geleneksel Çerkes müzik aletlerinin yapımını öğretiyor, diğer yandan müzik topluluğu çalışıyor, şarkılar söylüyor.
Çerkes Yemekleri Atölyesi'nde ise Selma Kankoç ablamız, şıpsı, psıhalive, haluj gibi yemeklerin yapımını uygulamalı olarak gösterdi.
Bunun dışında kalan saatlerde gençler serbest, istediklerini yapabilirler.
Kampımızın kuralları var mı?
Elbette var. Yardımlaşma, karşılıklı saygı ve sevgi, temizlik gibi. Ama kimseyi herhangi bir etkinliğe katılmaya veya nöbet tutmaya zorlamıyoruz. Zorlamanın doğru bir yöntem olmadığına inanıyoruz.
İlkemiz, Dalay Lama'nın dediği gibi; "hiç bir yasa ve kural, sevgi kadar güçlü ve kalıcı değildir". Bu nedenle gençlerin istedikleri ve sevdikleri etkinliklere katılma veya katılmama özgürlüğü var.
Biz gençlere bir şeyler öğretme telaşı içinde de değiliz. O "balık verme, balık tutmayı öğret" deyişi bize uymuyor. Biz denizi; yani Çerkesya'yı ve Çerkes kültürünü sevdirmeye çalışıyoruz.
Zorlamadan.
Yani bir yaşam alanı örgütlemeye, bu alanda Çerkes kültüründen adalar kurmaya çalışıyor, tercihi gençlere bırakıyoruz. Gençler aptal; eğitilmesi, eğilip bükülmesi gereken "yaratıklar" değiller. Akılları ve iradeleri var. Kendi tercihlerini yapabilirler. Bunun için özgür karar alma hakları olmalı. Bu, kolay değil. Özellikle "özgür yaşam alanı"nı istismar edenler olabileceği ve olduğu için.
Mesela ne kadar hatırlatsak da, sağa sola boş ( ve yarıdan fazlası dolu ) su şişesi ve peçete vs atabiliyorlar. Bunları çoğu zaman biz, bir kaç kişi arkalarından topluyoruz. Veya bulaşıkları öylece mutfağa bırakıyorlar. Bunları da biz yıkıyoruz.
Elbette mazoşist değiliz. Ama yanlışı kendilerinin, biz uyarmadan görmelerini istiyoruz. Bunun bilince çıkmasını istiyoruz.
Düzensizlikler ve bazı gençlerin vurdumduymazlığı can sıkıcı, biz de bazen "sadece gençler tatil yapsınlar diye mi bu kadar yoruluyoruz" diye düşünüyoruz; ama gençlerin kamptan sonra, orada yaşadıkları üzerine düşüneceklerine, eksiklerini göreceklerine inanıyoruz.
Kampımızı eğitim kampına dönüştürmek, "seçilmişleri" kampa davet etmek kolayına kaçmak; kampı, ideolojik birliği olanların eğitim kampına dönüştürmek olur.
Halbuki, şu veya bu nedenle toplumumuzla ve kurumlarımızla bağları zayıflamış çok sayıda genç var. Biz bunlara ulaşmak istiyoruz. İyi örgütleyebilirsek, bunu başarabileceğimize, hatta şimdiden başardığımıza inanıyoruz.
Ama aynı zamanda gençlerimizi de tanımak, onlardan öğrenmek istiyoruz. "Derneklere ve etkinliklere gelmiyorlar, duyarsızlar vs vs" gibi söylemlerle onları itham etmek en kolay olanı.
Belki de bizim yaşadığımız gibi yaşamak istemiyor, bir şeyleri değiştirmek istiyorlar. Bunun için özgür: "ne iseler o olmaları" ve Çerkes kimliğini bazı ( eski ) normlardan kurtarmak; yaşam tarzı ile kimlik arasında doğrudan bir ilişki kurmamak gerekiyor.
Kim nasıl yaşarsa yaşasın, "Çerkes olma" hakkına sahip olmalı...
Başka bir kuralımız da, kampımızda kadınlar çalışmıyor. Bu, aslında çok sembolik bir kural. Geçinmek için hem erkeğin hem de kadının çalışmak zorunda olduğu günümüzde ev işlerini de birlikte halletmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz gençlere.
Giyim kuşam serbest. Herkes istediğini giyebilir. Sadece büyük düğünde ve Yeleme köyünde Xabze ve giyim kurallarına uymalarını istiyoruz. Bu nedenle, hepsi yanında uygun bir kıyafet getiriyor.
Kampta içki yasak. Kamp dışında içen oluyor mu, olduğunu biliyoruz. Bildiğimizi uyarıyoruz. Ama kimsenin de hafiye gibi peşinde dolaşmıyoruz.
Kampta hır gür çıkıyor mu? Ufak tefek çıkıyor. Zaten bu nedenle biz, yöneticiler olarak oradayız. Müdahale edip, tatlıya bağlıyoruz. Şimdiye kadar hiç bir kampta kavga çıkmadı.
Kampta gençler arasında birbirinden hoşlanan, kaşen olan vardır, olmuştur. Ama bu ilişkiler ahlak ve xabze kurallarımız çerçevesinde oluyor. Buna uymayan olursa, uyarır, gerekirse cezalandırırız.
Kampımızda hiç bir halk, etnik veya dini topluluk, kurum veya örgütümüz hakkında olumsuz konuşmuyoruz, yasak....
Devam edecek