Bu yazımı 10 yıl önce yazmıştım. Bir süre yaşadığım Bask ülkesi ile ilgili bildiklerim, gördüklerim, okuduklarımın bir özeti. Biraz uzun, ama bence bizim için hala güncel bilgiler, dersler var içinde. Bu nedenle bir kez daha güncellemek istedim.
Hatko Schamis
*******
“Katalan, Bask ve Galiçya dillerinin de resmi dil kabul edildiği İspanya’da bölgesel milliyetçilik nedeniyle İspanyolca’nın engellendiği ileri sürülüyor.” ( Hürriyet, 5 Mayıs 2008 ).
Bu haberi okuyanlar eminim çok şaşırmışlardır. İspanya’da İspanyolca engelleniyor, olacak iş mi?
Devamı da şöyleydi haberin:
“KATALANCA, Baskça ve Galiçyaca'nın da bölgesel resmi dil olarak kabul edildiği İspanya’da dil savaşı başladı. İspanyolca konuşan halk, Katalonya, Bask eyaleti ve Galiçya’da… Anadillerini kullanma haklarının gaspedildiğini öne sürüyor…
İspanyol diktatör Franco’nun 1975’teki ölümünün ardından başlayan "dilsel normalleşme" süreci çerçevesinde, ülke dahilindeki özerk bölgelere, 1939’dan beri baskı altında tutulan anadillerini konuşma hakkı verilmişti.
Bu dillerin 30 yılı aşkın bir süredir milyonlarca dolar harcanarak devlet ve anayasa desteğiyle diriltilmeye çalışılmasının ardından, bu kez İspanyolca konuşanlar "Anadilimiz… azınlık dillerinin baskısı altında" diye şikayete başladı. Katalan, Bask ve Galiçya bölgelerindeki okullarda öğrencilere sadece yerel dillerin öğretildiği, çocukların İspanyolca’yı iyi öğrenemediği bildiriliyor…
İspanyolca okullar bölgesel hükümetten destek almadıkları için zor durumdalar... Bask bölgesinde üç şekilde eğitim veriliyor: İspanyolca, Bask dilinde ve her iki dilde birden. Ancak ilkokullarda İspanyol dilinde eğitim, velilerin sadece yüzde 5’i tarafından tercih edildiği için Bask yönetimi, talep olmadığı gerekçesiyle, bu alandaki müfredata son verdi...”
Bask Ülkesi üç bölgeye ayrılıyor. Bunlardan biri Fransa sınırları içerisinde kalıyor, diğer ikisi ise İspanya. Baskların ataları „Vascon“lar ve Basklar bugün kendilerini “Euskaldunak” diye adlandırıyorlar.
Çoğumuz “Euskadi”nin Bask ülkesi anlamına geldiğini sanırız. Halbuki Basklar ülkeleri için “Euskal Herria” derler ve bununla anlatmak istedikleri tarihsel topraklarıdır. Bu vatan tanımını sağcısıyla solcusuyla bütün Bask halkı benimser.
Euskadi, İspanya’daki Bask Özerk Bölgesi’ne verilen addır. Basklar, Nafarroa ( Navarra ) ile birlikte İspanya içerisinde kalan topraklara “Hegoalde”, Fransa tarafında kalana ise “İparralde” diyorlar. Her bölgenin kendi bayrağı ve yasal statüleri gereği işlevleri biraz farklılaşsa da kendi meclisi var.
Sıradan bir Basklı bile vatan deyince size bunları anlatır. En azından Sabino de Arana’dan ve 1895’te kurulan, bugün de Bask ülkesinde önemli bir siyasi güç olan Milliyetçi Bask Partisi (PNV)den beri böyledir bu.
Bask ülkesi, yüzölçümü 20 bin kilometrekareyi biraz geçen küçük bir ülke. Toplam nüfusu da 3 milyon civarında. Ülke üçe bölünmüş durumda. Fransa sınırları içerisinde kalan bölüm, ülke coğrafyasının yüzde 14'ünü kapsıyor ve nüfusu 250 bin civarında. Geriye kalan % 86'yı oluşturan “Güney Bask”ta ise Navarra ve Bask olarak iki özerk bölge bulunuyor.
Daha zengin bölge olan Navarra'nın nüfusu 600 bin civarında ve sadece % 10’u Basklı. Kendi içinde üç bölgeye ayrılan Bask Özerk Bölgesinde ise 2 milyon 150 bin civarında insan yaşıyor. Bunun da yaklaşık 550 000’i, yani % 25’i Basklı. Bunlar 2006 yılının verileri.
Günümüzde Bask ülkesi denildiğinde esasen son bölge anlaşılıyor. Burası da Bizkaya, Guipuzcao ve Alava denilen üç bölüme veya eyalete ayrılıyor. Her eyaletin 51 kişilik kendi parlamentosu var…
Bask özerk bölgesinin kendi bayrağı ve polisi var. Bölgesindeki doğrudan vergileri kendisi topluyor ve küçük bir kısmını Madrid'e yani genel hükümete gönderdikten sonra, kalan para eğitime, sağlığa ve benzeri ihtiyaçlara harcanıyor. Dış politika ve savunma haricindeki politikaları yerel hükümet belirliyor. Yani eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, tarım, ziraat, balıkçılık, turizm, imar, kültür, telekomünikasyon, emniyet, adalet, sanayi, sosyal güvenlik ve kamu hizmetleri Madrid’e değil Bask’a ait.
Bask ülkesi İspanya devleti sınırları içerisinde kişi başı gelir düzeyi Katalonya ile birlikte en yüksek olduğu bölge. Aynı zamanda işsizliğin de en düşük olduğu. İspanya genelindeki işsizlik oranı yüzde 10 iken, Basklıların sadece yüzde 4’ü işsiz. (2006 verileri) Oysa İspanya İç Savaşı’ndan sonra en yoksul bölge burasıydı. Demokrasi ve özgürlük ile zenginleşme de başlamış. Ama zenginleşme Bask milliyetçiliğini bitirmemiş.
Basklılar "devlet olmadan da bir ulusu var eden araçları geliştirme"yi esas alıyorlar. Yüzlerce bağımsız kurum ve dernekleri var. Son yıllarda baskıların artmasının, onlarca dernek, yayın organı ve örgütün yasaklanmasının nedeni bu “devlet olmayan devlet” hareketinin büyümesi ve İspanyol devletinin bağımsız bir Bask devletinden artık ciddi ciddi korkmaya başlaması.
Merkezi hükümet sivil toplumun daha fazla güçlenmesinin ve olası bir bağımsız Bask devletinin önüne geçmek için kapsamlı bir “ illegalleştirme politikası” uyguluyor.
Bask dili Bask ülkesinde resmi dil ve “Bask Modeli”nin belki de en önemli başarılarından biri Baskça’nın yaygınlaştırılmasıdır. Bask yönetimi bugüne kadar ailelere eğitim konusunda üç seçenek sunuyordu:
1- Bu seçenekte eğitim-öğretim dili İspanyolca. İngilizce ve Bask dili ikinci, üçüncü diller.
2- Bu modelde İspanyolca ve Bask dili eşit ağırlıklı olarak kullanılıyor.
3- Bu seçenekte ise eğitim-öğretim dili olarak Bask dili kullanılırken, İngilizce ve İspanyolca ilave dil olarak okutuluyor.
Bunlardan birincisinde sadece İspanyolca kullanılıyor. İkincisinde ise derslerin yarısı Baskça öğretiliyor. Üçüncü modelde ise sadece Baskça var ve İspanyolca “yabancı dil” olarak veriliyor.
Bugün 3-17 yaş aralığındaki Bask dilini kullanım oranı Bask modeli sayesinde 35-44 yaş aralığının üzerine çıktı. Dağılım yaklaşık olarak şöyle:
Halkın 3-17 yaş grubunun % 27’si Baskça konuşuyor. Bu rakam 35-44 aralığında % 21. 3-17 yaş grubunun % 34’ü Baskça’yı bir parça anlıyor. Bu rakam 35-44 aralığında % 12. 3-17 yaş grubunun % 40’ı sadece İspanyolca anlıyor ve konuşuyor. Bu rakam 35-44 aralığında % 68. (2006 verileri)
Yani Franko faşizminin 1978’de yıkılması ve demokrasiye geçilerek Bask’a özerklik verilmesi sonrasında geçen 30 yılda dil bilenlerin oranı yaklaşık olarak % 10 artarken, sadece İspanyolca konuşanların oranı % 30 azalmış. Bu eğilim daha da derinleşerek devam ediyor.
Geçen yıl yalnızca İspanyolca eğitim verilen müfredata son verilince artık Bask ülkesinde iki model kaldı. Buna göre Basklı öğrenciler ya Baskça ya da Baskça ve İspanyolca eğitim verilen okullarda öğrenim görüyorlar.
Eğer aksi yönde bir müdahale olmazsa yakın bir tarihte İspanyolca’nın yalnızca “ikinci dil” olarak öğretileceği bir sır değil. Çünkü Baskça verilen eğitim o kadar kaliteli bir duruma getirildi ki, şamata yapan küçük bir grup dışında aslında Basklı olmayan aileler de çocuklarını gönüllü olarak Bask dili ile eğitim verilen veya çok dilli okullara gönderiyorlar.
Bizde zaman zaman Rusça’nın veya Türkçe’nin gelişmişliğinden ve eğitim öğretim için bu dillerin gerekliliğinden bahsedilir ya, doğru değildir bunlar. Yalnız bask ülkesinde değil, Katalanya’da, Galiçya’da, İrlanda ve Galler’de; hatta Afrika’nın eski sömürge ülkelerinde de ulusal diller gelişmekte, eğitim öğretimdeki ağırlıkları artmakta ve günlük yaşama hakim olmaktalar. Hatta ve hatta Baltık ülkelerinde hala önemli bir nüfusa sahip olan Rus aileler bile artık çocuklarını Baltık dillerinde eğitim yapılan okullara göndermeye başladılar. Çünkü bu dillerde verilen eğitimin kalitesi hayli yüksek ve yasalarla alınan önlemler sayesinde iyi bir meslek sahibi olabilmek için bu dilleri bilmek gerekiyor.
Bask dilini ve Katalanca’yı bilmiyorsanız artık bu ülkelerde işiniz çok zor. Resmi kurumlarda, postada çalışmanız veya devlet hastanelerinde doktorluk dahil birçok mesleği icra etmeniz mümkün değil. Önce bir dil sınavına giriyorsunuz. Ve yerel dili yeterince bilmiyorsanız, mesleğe alınmıyorsunuz.
“Ben İspanyolum, burası da İspanya değil mi?” deme hakkınız yok. Cevabı hazır: “ Burası Katalonya veya Bask ülkesi. Burada yaşamak ve çalışmak istiyorsan dilimizi bilmek zorundasın. Yoksa git özel işini kur, büronu veya muayenehaneni aç”.
Bu nedenle İspanya’nın başka bölgelerinden Katalonya’ya ve Bask Ülkesine gelenlerin çoğu artık neredeyse “gecekondu” denebilecek bölgelerde yaşıyor, vasıfsız işçilik yapıyorlar.
Katalonlar bu konuda daha tutucu, kendilerine “İspanyol” denilmesinden bile hoşlanmıyorlar. Hatta bir turizm şirketi aracılığıyla bu ülkeye gezmeye giderseniz, rehberiniz sizi daha havaalanından otele giderken uyarır: “ Katalonlar kendilerine İspanyol denilmesinden hoşlanmazlar ve kendileriyle Katalanca konuşmanızı isterler” diye.
Schamis, 12.02.2010