DEVLET OLMAYAN 'DEVLET' veya DEVLETİ OLMAYAN ULUS: BASK ÜLKESİNİN YENİDEN İNŞA SÜRECİ... - 7 -

#5887 Ekleme Tarihi 21/07/2020 10:44:38

"GAREAN GAREANA LEGEZ" ( Bırakın Neysek "O" Olalım )

Bask yurtseverleri, örgütlenmeye başladıkları ilk dönemlerde atmışlardı bu sloganı. Her geçen gün yayıldı, ete kemiğe büründü. Bask ülkesi bu slogan ekseninde örgütlendi.

Bugün nasıl ki İspanya’nın sağı, solu, merkezi... ve bunları temsil eden partiler ve örgütler varsa; BASK ÜLKESİNİN de sağı, solu, merkez örgütleri ve partileri var.

Aralarında zaman zaman ciddi anlaşmazlıklar olsa da Bask ülkesinin inşası ve ulusal hedefler söz konusu olduğunda birlik oluyor, kazanımlarını korumak için birlikte hareket ediyorlar.

Hatta bu nedenle geçen sene hükümetten düşen “sağcı” PNV ile ETA arasında gizli bir ittifak olduğunu iddaa edenler bile oldu. Doğru değil tabii bu iddialar.

Ama bir gerçek varsa, o da Baskların sağıyla, soluyla kendi ulusal politikalarını geliştirmiş olmaları. İspanyol sağının veya solunun bakış açısı ile kendi sorunlarını çözmeye çalışmamaları.

Attachment

Elbette İspanyol sosyalistleri PSOE’nin veya Halk Partisi PP’nin de Bask ülkesinde uzantıları var ve son yıllarda merkezi İspanyol hükümetinin Bask yurtseverlerini baskı altına alma; bu uzantı partileri destekleme politikası nedeniyle biraz palazlanmış durumdalar, ama Bask ülkesi artık yalnızca İspanyolca eğitim veren okulları kapatacak kadar ileri adımlar attı ve bu kazanımları yok etmek isteyecek bir partinin Bask ülkesinde uzun süre iktidarda kalabilmesi mümkün değil.

Bask ülkesinde ( Katalonya’da ve Galiçya’da da ) son yıllarda “bilingualizm”; yani bu ülkelerde yaşayan herkesin artık iki dili de öğrenmeleri, bütün üniversitelerin “yerel” dillerde eğitim vermeleri, bütün kurumlarda tercümana ihtiyaç hissedilmeden anadilde hizmet verilebilmesi ve buralarda çalışan herkesin “yerel” dili de bilmesi gerektiği tartışılıyor. Bu başarılmadan “yerel” dil kurtulmuştur denilemeyeceği dile getiriliyor.

Bask yurtsever hareketi de önemli evrimler geçirdi. Sabino de Arana’nın ırkçı yorumları çoktan terkedildi. Mesela iş-aş gibi nedenlerle İspanya’nın başka bölgelerinden Bask ülkesine gelen insanlara artık “Bask ırkını yok edecek düşmanlar” olarak bakılmıyor.

Ve Bask olmayıp da Bask ülkesinde yaşayan önemli bir nüfus da Bask yurtseverlerine destek veriyor, “ben Bask’ım” diyor, Bask dilini öğreniyor, Bask ulusal mücadelesine aktif katılıyor.

Çerkesya Hareketi’nin de benzer evrelerden geçmemesi veya benzer sonuçlara ulaşmaması için hiçbir neden yok.

Bask Ülkesi Üniversitesi ( Universidad del Pais Vasco )’nin düzenli olarak yaptığı sosyolojik araştırmalardan birinde çıkan sonuçlar bu konuda bize ipucu verebilir ( Euskobarómetro 2009: 43ff. u. Annex 1 ):

Buna göre kendisini “Bask-İspanyol” hissedenlerin oranı % 57 ve kimliğini “Bask” olarak ifade edenler % 34 iken, yalnızca “İspanyol” olduklarını söyleyenlerin oranı sadece %’de 5.

İlginç olan bir başka sonuç da, Bask ülkesinin İspanya’nın bir parçası olarak kalması gerektiğini söyleyenlerin oranı % 40 iken, bir Federal devlete dönüşmesini isteyenlerin oranı % 29 ve Bask bölgesinin bağımsız bir devlet olmasını isteyenlerin oranı ise % 30’dan biraz fazla.

Burada Bask ülkesinde, Bask etnik kökeninden gelenlerin genel nüfusa oranlarının % 25 kadar olduğunu hatırlatmalıyım.

Yani Bask ülkesinde yaşayan "İspanyol kökenliler"in çok büyük bir bölümü de artık "Bask" veya "Bask-İspanyol" olduklarını söylüyor, Bask dilini konuşuyor ve Bask ülkesinin bağımsız veya Federal bir devlet olmasını istiyorlar.

Attachment

 

Ama araştırmacı Vamık Volkan, 1983 yılındaki verilere dayanarak hazırladığı “Patterns in the Lives of ETA Members” ( ETA Militanlarının Yaşamları) çalışmasından çıkan sonuçlar daha da ilginç:

“ ... der Prozentsatz von Leuten mit gemischt spanisch-baskischen Eltern innerhalb der ETA proportional weit höher war als in der baskischen Bevölkerung Spaniens insgesamt: 40 Prozent gegenüber 8 Prozent” ( ETA militanları arasında Bask-İspanyol karışımı ailelerden gelenlerin oranı, anne babaları Bask olanlardan hayli yüksekti: Oran 40’a 8 kadardı ) diyor sayın Volkan.

Bu şu demek: Bask ülkesinde yaşayan ama Bask etnik kökeninden gelmeyen ciddi bir nüfus Bask yurtseverlerinin ideallerini paylaşıyor, Bask kimliğini benimsiyor ve bugün eğitim kalitesinin de hayli yüksek olması nedeniyle çocuklarını İspanyolca değil, Bask dilinde eğitim veren okullara gönderiyorlar.

Bu sonuçlardan da çıkarmamız gereken dersler olduğunu düşünüyorum:

Asimilasyon nedeniyle umutsuz olmamamız gerektiği, eğer biz vatanımıza sahip çıkarsak bugün “kayıp” olduğu zannedilen kesimlerden ve hatta vatanımızda yaşayan herkesten ciddi destekler alabileceğimiz, Çerkesya söyleminin bunun alt yapısını hazırladığı gibi...

Bir başka nokta önemli: Bask yurtseverleri bu insanları kazanmak için “ortak veya melez bir kültür ve tarih” yazmaya çalışmamış, “bin yıldır birlikte yaşadık” edebiyatı yapmamışlar, yapmıyorlar. “Bizim tarihimiz, kültürümüz, dilimiz budur” demişler; politik hedeflerini ortaya koymuşlar ve bunu benimseyenleri kucaklamışlar.

Yani “Yeniden Basklaşma” hareketinin zemini Bask etnik kimliği ve kültürü ile uluslaşma perspektifi olmuş.

Bu nedenle Bask ülkesinde yaşayan kimsenin Bask olma zorunluluğu yok; ama Bask olabilmek için Bask dilini, kültürünü ve kimliğini öğrenmeleri veya benimsemeleri gerekiyor.

Haklı bir dava eğer haklılığını ve haklarını anlatabilirse büyür, destek bulur. Bask Yurtsever Hareketi de bu desteği buldu ve büyüdü. Epey mesafe katettiler, ama onlar bu kazanımları yeterli görmüyor ve geri dönülemez eşiği hala geçemediklerini söylüyorlar...

Attachment

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks