Bask Dili Nasıl Örgütlendi? Nasıl "Kurtuldu"?
Haklı bir dava eğer haklılığını ve haklarını anlatabilirse büyür, destek bulur. Bask Yurtsever Hareketi de bu desteği buldu ve büyüdü. Epey yol aldılar, ama bu kazanımları yeterli görmüyor, geri dönülemez eşiği hala geçemediklerini söylüyorlar.
Baskların, özellikle dil eğitimi konusunda zengin deneyimleri ve yalnızca Bask dilini yaşatma ve geliştirme konusunda bir kütüphane dolduracak kadar geniş arşivleri var.
Uluslararası ilişkiler geliştirmişler, onlarla birlikte çalışıyor, uzmanlardan destek alıyorlar. Sanırım dünyada eğitime bütçeden en çok pay ayıranlar da Basklar.
Mutlaka yakından incelenmesi gerekiyor...
İlk dil okulları olan “İkastola”ları illegal şartlarda örgütlemişler, gittikçe yayılmış. Bu okulların sloganı:
“Bask dili olmadan Bask ulusu da olmaz”mış.
Çok ciddi zorluklarla boğuşmuş; inanılmaz bir irade ile, inanç ve kararlılıkla eğilmişler eğitim sorununa.
Güzel olanı, öğrenmek ve yaşatmak gerekir denirken; ne bilmek bir ayrıcalık olmuş ne de bilmemek ayıplanmış.
Hatta okullarda, resmi kurumlarda ve hayatın her alanında Bask dilinin öğretilmesi ve kullanılması için ısrarlı olan yerel yöneticilerin çoğu başlangıçta Bask dilini bilmiyor ya da konuşamıyorlarmış.
Zaten Basklar hem Bask Özerk Bölgesinde ve hem de Nafarro’da Bask etnik kökenliler olarak aslında azınlıktalar. Keza doğum oranları çok düşük. Diasporadan da ciddi bir nüfus desteği alamadıklarından daha ülkede yaşayanlara Bask dilini ve kültürünü öğretemedikleri, günlük yaşamda ve resmi kurumlarda Baskçayı hakim kılamadıkları halde ekonomik büyümeyi devam ettirebilmek için göçmen kabul etmek zorunda kalmışlar.
“Eğiticilerin eğitimi” ile başlamışlar işe ve Berritzeguenak adı verilen merkezler kurmuşlar ( Eğitim Rehberi Merkezi diye tercüme edilebilir ). Bunlardan ülkede 18 tane var. Amacı öğretmenler için eğitim-öğretim politikaları geliştirmek ve okul yönetim süreçlerinde iyileştirme veya kalite oluşturmak. Yerel hükümet tarafından kontrol ediliyorlar.
Yüzlerce insan bu merkezlerde projeler geliştiriyorlar, okullara rehberlik yapıyor ve bir yerde başarılı olan deneyimlerin diğer okullarda da uygulanması için önerilerde bulunuyorlar. Ama bu önerileri uygulama zorunluluğu yok.
Çalışanların çoğu meslekten öğretmen, ama özel kuruluşların, yerel yönetimlerin, ailelerin ve uzmanların da katılımı sağlanmış programa. Böylesi kuruluşlar başka ülkelerde de var; ama Bask ülkesindeki özelliği öyle arada sırada seminerler vermekle sınırlı olmaması, sürekliliği.
“İrale” adı verilen başka bir program sayesinde de 25 yıl önce % 5 olan Bask dili öğretim yapma yeterliliğine sahip olan öğretmenlerin oranı bugün % 60’a çıkmış.
Öğretmenlerin yetiştirilmesi için korkunç para harcıyorlar, hatta sadece bu iş için bir yedek bütçe oluşturmuşlar.
Sonra, Bask dilini optimum seviyede güven altına almak için 2 yaşındaki çocukların % 90’ını ve 3-6 yaşları arasındaki çocukların da tamamını okul öncesi eğitime kazandırmışlar. Bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanıyor.
Keza en iyi ve verimli eğitim sistemini bulabilmek için bu okullara ve diğer eğitim kurumlarına özerklik veya serbestlik tanımışlar. En dikkat çekici olan da yaklaşık 10 öğrenciye bir öğretmenin düşüyor olması.
Eğitim çok dilli. Hatta İngilizce eğitimi çocuklar daha 4-5 yaşlarında iken başlıyor. Bunun için özel programlar hazırlamışlar. Resimli, eğlenceli ve sözel ağırlıklı bu programla öncelikle çocukların kendilerine güvenlerini arttırmayı hedeflemişler.
Hepsinden önemlisi de eğitimin motive edici bir atmosferde gerçekleşmesi için gösterdikleri özel çaba.
Keza kalite ile birlikte eğitimin sosyal-kültürel yönüne de çok önem veriyor, çevre ve doğa bilincini geliştirmeye özel gayret gösteriyorlar. Mesleki eğitim ile topluma kazanma, kültürü ve tarihi öğretme, yeniden Basklaşma içiçe geçmiş sanki.
Başlangıçta yalnızca Bask dilinde, hem Bask hem de İspanyol dilinde ve yalnızca İspanyol dilinde eğitim veren okulları vardı. Ancak velilerin yalnızca % 5’i tercih ettikleri için İspanyol dilinde eğitim veren okullar iki sene önce müfredattan kalktı.
Bask dilinde eğitim veren okulların ve bu okullara devam eden öğrencilerin sayısı artıyor; çünkü bu okullar daha kaliteli bir eğitim veriyor, gençleri meslek hayatına daha iyi hazırlıyorlar.
Gerek bu okulların tercih edilmesinde, gerekse eğitimin kalitesinin yükselmesinde iyi motive olmuş, ulusal bilinci yüksek kadroların ve ailelerin eğitim sürecine dahil edilmelerinin rolü büyük. Bunu özellikle vurgulamak lazım.
Zorunlu eğitimde başarılı olamayanları da kendi hallerine bırakmıyorlar. Bunlar için de özel ofisler veya atölyeler kurmuşlar. Meslek eğitimi veriyor, hatta iş bulmalarına yardımcı oluyorlar.
İlkokullarına bir örnek, Etorkizuma İkastola İlköğretim Okulu. Bu okul “Amara Berri” programı çerçevesinde 20 okuldan oluşan ağın bir parçası. Kökleri ilk illegal İkastola ev okullarına gider. Şimdi devlet okul sistemine entegre olmuş. 2 yaşından 11 yaşına kadar çocuklar bu ilköğretim okullarına alınıyorlar.
Okullarda bildiğimiz klasik sınıflar yok. Çocuklar okul bahçelerinde ve etrafında istasyonlar halinde faaliyetlerde bulunuyorlar. Öğretme programının önemli bir prensibi, gruplar halinde faaliyet gösteren çocukların sözlü sunum yeteneği kazanmalarını ve geliştirmelerini sağlamak.
Bu çerçevede çocuklar öğretmenlerine ve arkadaşlarına faaliyetlerini sözlü olarak aktarıyorlar. Hatta bu sunumlarını okul televizyonlarında yaptıkları ve özel bir radyo kanalında yayınlandığı için ebeveynler de bu sunumları izliyor, çocukları ile birlikte tüm aile eğitim sistemine dahil oluyorlar.
Lamiako Eskola İlkokulundaki bir uygulama da ilginç. Burada aileler de öğrenciler gibi okulun bir parçası. Yani tüm aileler eğitim sürecine aktif olarak dahil edilmişler. Sonra çok dilli. Neredeyse her 6 öğrenciye bir öğretmen düşüyor ve çocukların oyunlarının Bask tarihinden ve kültüründen olmasına özel bir önem veriyorlar.
İngilizce eğitiminin 4 yaşında, yazmaya hazırlık çalışmalarının da 5 yaşında başladığı bu okullara devam eden çocukların büyük bölümü İspanyolca konuşulan evlerden geldikleri halde çok hızlı bir şekilde Bask diline hakim olabiliyorlar.
Şimdilik bütün ilkokullarda ve ortaokullarda Bask dili ile eğitim yapabilecek düzeye gelmişler. Lise ve üniversitelerde ise dersler % 50’ye varan oranda Baskça. Köy isimleri, sokak ve caddeler, şirket isimleri Bask dilinde de yazılıyor. Ama mesela gazeteler hala çoğunlukla İspanyolca.
Bu nedenle basın yayın ile radyo ve televizyon programlarının da Bask dilinde yapılması için çabalarını arttırmış durumdalar.
Parlamentoda, yerel yönetimlerde ve resmi kurumlarda Bask dilinde konuşulmaya başlanmış olması nedeniyle dillerinin bir prestij kazandığını özellikle vurguluyorlar.
Hedef, Bask ülkesinde yaşayan herkesin Bask dilini öğrenmesi. Buna “dilin normalleşmesi” ve “ancak Bask dili Bask ülkesinin her yerinde ve herkes tarafından konuşulup anlaşılırsa, eğitim ve meslek dili olursa kurtulur” diyorlar.
“Var olmayı”, “birlikte yaşamayı”, “sevmeyi”, “öğrenmeyi” ve “yapmayı” öğrenmek-öğretmek şeklinde özetlenebilecek bir eğitim anlayışı ile gerçekten çok önemli başarılar kazanmış olan Bask Yurtseverlerinin ciddi olarak el attıkları konulardan biri de diaspora ile ilişkiler...