Ukrayna'daki savaş dünyayı, siyasi ilişkileri ve insanların hayata bakış açılarını da değiştiriyor.
Batı’nın siyasileri, düşünce kuruluşları ve medyası… bunun için harıl harıl çalışıyor. İnsanların zihinlerine mağdur ve “kahraman-iyi Ukrayna”, “soykırımcı-kötü Rus” imajı enjekte ediliyor.
24 Şubat’tan beri, artık, Rusya düşman. Rus olan, Rusya’da olan her şey kötü. Bu düşman ve kötülük izole edilmeli, hatta yok edilmeli.
Almanya’nın sokaklarında bile “Ruslara ölüm” şarkıları söyleniyor.
Tabii biz de bu havadan etkileniyoruz. Veya bize de bir rol biçiliyor!
Bugün Hauti bir açıklama yaptı, Dünya Çerkes Birliği’nin Rusya’nın Ukrayna’daki “operasyonu”nu desteklediğini söyledi.
Eminim böyle tüm dünya Çerkeslerini ilgilendiren, hatta bağlayan bir konuda bile diğer DÇB bileşenleri ile istişare etmemiş, “Çerkes halkı için doğrusu bu” diyerek yapmıştır açıklamayı.
Siyaset yapmayı en iyi o biliyor ya!
Belki de savaşı desteklemeyenlere "vatan haini" muamelesi yapıldığı için baskı altında, bilmiyorum. Ama 15 Temmuz'da ellerinde silahlarla tankların üzerine çıkan Çer Fed başkanları Nusret Baş ve Yılmaz Dönmez'i hatırlayınca çok görmüyorum Hauti'nin bu tavrını.
Yine de yöntemi ve verdiği mesaj yanlış diyorum.
Ve artık, DÇB’den çıkalım, diaspora Çerkesleri olarak kendi Diaspora Çerkes Birliği’mizi örgütleyelim ve “özgür Batı cephesi”nde yerimizi diyenlerin ellerinde bir koz daha var. Büyük ihtimal çok yakında “DÇB’den çıkalım, zaten üye bile değilmişiz” sesleri yükselecek.
Şimdiye kadar, konu gündeme geldiğinde, peki “Çerkes Sorunları Bakanlığı” olmadan anavatanla ilişkileri nasıl yürüteceksiniz?” diye sorduğumuzda; “STK’larla, informel gruplarla…” demişlerdi.
Ya anavatanla ilişki, vatana dönüş gibi bir dertleri olmadığı için, ya da anavatandaki ilişkileri bilmedikleri için. Çünkü “Çerkes Sorunları Bakanlığı” izin vermezse, kimse ağaç bile dikemez anavatanda!
Bütün STK’lar, üniversiteler... Çerkeslerle ilgili bir çalışma yapmadan önce DÇB’ye sorar, izin alırlar; bu prosedürün dışına çıkanlar tasfiye edilirler orada.
DÇB olmazsa, bizzat devletin kolluk güçleri yapacak bu işi.
Yani öyle kolay değil, gerçekçi değil diaspora örgütleri ile ilişki kuracak, birlikte çalışacak STK'lar, örgütleri bulmak anavatanda.
DÇB, Sovyetler Birliği çözülürken kurulan bir örgüt. Asıl olarak Çerkesleri kontrol altında tutmaya yarıyor. İlk günden beri böyleydi. Bu amaçla kuruldu. Sistemle uyumlu çalışıyor. Çerkeslerin taleplerinin ve faaliyetlerinin sistemi tehdit etmemesini sağlıyor.
Zaten Rusya Federasyonu’nda bildiğimiz gibi bir sivil toplum ve demokratik kitle örgütü yoktur. Böyle örgütlerin var olmalarına ve çalışmalarına sistemle çelişmedikleri müddetçe izin verilir orada.
DÇB veya başka bir örgüt, oyunun kurallarına uymak zorundadır. Yoksa çalışamaz, çalışmasına izin verilmez.
Bu nedenle, DÇB ile ilgili anlatılanlar, yani 2000'e kadar yurtsever, "2000 darbesi" sonrası işbirlikçi olduğu tezi çok da doğru değildir.
DÇB, 2000 öncesinde de, sonrasında da sistemin izin verdiklerini yapmıştır. 2000 öncesinde Çerkes Soykırımını BM’e taşınması; ulusal günleri örgütlemesi; Çerkes kimliği, dili ve kültürünün korunması için yasaların çıkarılmasına, siyasi ilişkilerde Çerkeslerin haklarının korunmasına öncülük etmesi, hatta 13 Haziran Çerkesya Özgürlük Meclisi’ni anması… sistem buna izin verdiği için yapılabildi.
2000’den sonra, önce sistem değişti, sonra DÇB ve yöneticileri.
Darbe mi oldu? Öyle de denilebilir. Ama Kaf Fed, bu darbeden sonra, 20 yıl daha bu yapının içerisinde kaldı. Ve "Darbe" dahil, alınan bütün kararların altında Kaf Fed'in de imzası var.
Peki neden Kaf Fed veya dönemin yöneticileri eleştirilerden "biraz" muaf? Belki de o da Türkiye'de benzer bir rolü oynadığı için.
Bilmiyorum.
Ama Ukrayna'daki savaştan bizim de nasibimizi alacağımızdan ve gerek "vizyonumuz"un gerekse Rusya Federasyonu ile ilişkilerimizin yine "biraz" değişeceğinden eminim.
Artık Rusya Federasyonu'na karşı olmak moda. Bakın kimisi yaptırım uyguluyor, kimisi Rus olan her şeye küfrediyor…
Çerkesler de bir şeyler yapacaktır mutlaka.
Eleştiriler daha sert olacaktır büyük ihtimal. Ve "dostlarımız" değişecek. Ve tabii "DÇB’den çıkalım" sesleri yükselecek.
Ama geçmişle ve geçmiş yöneticilerle hesaplaşmadan, anavatandakileri günah keçisi ilan ederek.
Bunun da en kolay yolu; “biz zaten DÇB üyesi bile değilmişiz. Anavatan, bunu bizden gizlemiş” demek.
Belki de bu yönde adımlar atıldı bile.
Sağdan soldan bir şeyler duyuyorum. Mesela geçen hafta Şalakho Asker, “ya Kaf Fed’de ne oluyor? Dönüşçüler için, Mafehable gibi bir köy kurmaya çalışıyoruz. Bir yazı yazdık Kaf Fed’e, ama hala cevap vermediler” dedi. İçimden, “Asker, yeni bir dünya düzeni kuruluyor, Çerkesler de bu dünyada yerini alacak; artık Rusya karşıtı olmak moda. Vatana dönüş değil" dedim...
Evet, yıllardır eleştirilen, herşeyin günah keçisi ilan edilen DÇB'den ve vatana dönüş düşüncesinden kurtulmak için uygun bir iklim var dünyada.
Artık vatana dönüş düşüncesine ve DÇB gibi Rusya Federasyonu'na rahatça düşmanlık yapmamıza, Rusya'ya ağız dolusu küfür etmemize izin vermeyen bağlardan kurtulmanın zamanı.
Hem böylece "özgür dünya"da da yerimizi alırız.
DÇB'ye vur, anavatanı-vatana dönüş düşüncesini göm ve DÇB'yi, "Diaspora Çerkes Birliği"ne dönüştür... vatanla birlikte çalışıyormuş havası vermek için de, içine anavatandan birilerini al.
Evet, yeni bir dünya kuruluyor: Bu dünyada Rusya Federasyonu ile ilişkilere; DÇB’ye, vatana ve vatana dönüş düşüncesine yer yok.
Çerkesler özgürleşecek!
“Özgür dünya”nın içinde; “soykırımcı” ( yakında başvurular başlar ) Rusya’ya öfkelerini rahat rahat kusabilecekleri bir yerde ve Rusya karşıtı olacaklar. Başka “Öfkeliler”le birlikte…
Hazır mısınız?
Hatko Schamis, 12.04.2022