“Dünyayı Sarsan 12 Gün”den Sonra -1- Hatko Schamis

#11023 Ekleme Tarihi 16/01/2025 01:55:33

İkinci paylaşım savaşından sonra kurulan güçler dengesi bozulunca, çözülmüş olduğu sanılan sorunların çözülmediği veya sonsuza kadar sürecek bir dengenin olmadığı ortaya çıktı. 

“Tarihin, ideolojilerin sonu geldi” diyen Fukuyama yanıldı yani. Veya “Kapitalizmde sonsuz barış olmaz” diyen Karl Marks haklıymış… 

İşte yeni bir paylaşım savaşı yaşanıyor.

ABD’nin “Kanada, Grönland ve Panama bize katılsın; Meksika körfezi Amerikan Körfezi olsun” çıkışı beni şaşırtmadı. Çünkü yeni bir konu değil: ABD Panama’yı daha önce de işgal etmişti, Grönland’da üssü var ve Kanada’yı çoktandır istiyor. 

Yeni olan, Kuzey Kutbu’nda artık yeni bir ticaret yolunun açılmış olması. Rusya, buz kıran gemilerle ufak ufak bu yolu kullanmaya başladı, özellikle buzların eridiği yaz aylarında. 

Ve Çin, Rusya ile bu konuyu da görüşüyor. 

Trilyonlarca dolar değerinde petrol, doğal gaz ve değerli madenlerle dolu olduğu tahmin edilen Arktik yani Kuzey Kutbu artık yeni cephe.

Bugünlerde görüşmeleri planlanan-hazırlanan Putin ile Trump, belki de öncelikle veya en çok bu konuyu görüşecekler. 

Yeni bir Yalta olacak. 

Önce Rusya ve ABD görüşecek, sonra Çin davet edilecek masaya. Ukrayna’daki savaştan en zararlı çıkan Avrupa’ya, Lavrov “onların söyleyecek bir şeyi yok” dese de, belki bir rol verilir… ama zor!

Trump ile Putin (ve diğerleri) masada anlaşamazlarsa ne olur? Birbirlerine mi girerler? Yok, daha değil. Zaten Trump askeri değil, daha çok ekonomik yöntemlerle dize getirmeye çalışıyor rakiplerini.

Ama mutlaka başka cepheler açılır. Ve yeni vekil güçler-devletler savaşır. Bir cephe kapanır, yenisi açılır. Küresel güçler uzlaşıncaya kadar.

Suriye’de ABD, İngiltere ve İsrail kazandı. Türkiye'nin de güzel hayaller kurmasına yarayacak kazanımları var. 

Gazze ve Hizbullah yüzünden yıpranan İran ve Ukrayna’da yorulan Rusya kazanamayacakları veya çok kayıp verecekleri bir “son” savaşa girmek istemediler. Kazananlarla anlaşıp “Esad’ı sattılar”. 

Her gün ortaya çıkan yeni bir bilgi veya belge, bunu doğruluyor. Esad, zavallı çok çırpınmış son günlerinde, destek bulmak için.  

Suriye’de şimdi kazananlar çıkarlarını garanti altına almaya, çıkarlarını garanti edecek bir elbise dikmeye; kaybedenler ise zararlarını minimize etmeye çalışıyorlar. 

ABD, “İsrail’in güvenliği olmazsa olmaz” diyor ve Ortadoğu’da çıkarlarına uyacak bir düzen kurulsun istiyor. İsrail, Suriye’de kuş bile uçmasın istiyor. İkisi de üniter-güçlü bir Suriye’ye karşı. “Azınlıkların hakları hukukları” gibi laflar, azınlıkları çok sevdikleri için değil; Suriye’nin başının üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallamak ve birlik olamayan bir topluluğu yönetmek daha kolay olduğu için. 

Fransa’nın elinde geçen yüzyıldan kalma hazır bir harita var zaten.   

Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri Suriye'de Müslüman Kardeşlerin iktidar olmasını istemiyorlar. “Selefi olsun, ama Müslüman Kardeşler olmasın” diyorlar. 

HTŞ, daha doğrusu Colani de buna hazır bir görüntü veriyor.

Katar ise, 2009 yılında Esad’ın reddettiği, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanacak “doğal gaz” projesini Colani’nin önüne koydu bile.

Hiçbiri, insan hakları ve demokrasi şampiyonu AB dahil, Suriye’yi kimin nasıl yöneteceğini önemsemiyor. Öncelikleri kendi çıkarları. “Terörist” ilan ettikleri ve başlarına ödül koydukları adamlar bakan ve vali olarak atandılar, general rütbeleri aldılar, itiraz eden var mı?

Baklava çalan bir çocuğu bile yıllarca hapislerde çürütenler, şimdi yüzlerce insanı etnik ve mezhebi kimlikleri nedeniyle kıtır kıtır kesmiş adamlarla görüşmek için kuyruğa girdiler. 

Zaten apar topar terk ettikleri Afganistan’da kadınların-kızların 6. Sınıftan sonra okula gitmeleri, hatta pencereden bakmaları bile yasaklandı, ama hiçbirinin sesi çıkmıyor. 

Dertleri, çıkarlarına uyan bir düzen kurmak, Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için harcanacak 500 milyar Dolardan pay almak, Suriye’yi tehdit olmaktan çıkarıp dünya ekonomik sistemine entegre etmek. 

Ülkeyi bir katil, bir diktatör yönetsin, umurlarında bile değil!       

"Olur mu, Esad'ı diktatör olduğu için devirmediler mi?" diye düşünenler yanılıyorlar. Diktatörlerin laf dinlemeyenlerini sevmez Batı. Esad'ı da laf dinlemeyen bir diktatör olduğu için devirdiler.

Türkiye, bir Kürt devletini (devletliliğini) “bekaa sorunu” olarak görüyor. Kürtlerin siyasi statüsünün olmadığı bir üniter Suriye istiyor. Sınırdaş olduğu için, Suriye’nin yeniden inşasından güzel bir pay alacağını biliyor. Belki daha fazlasını da istiyor, ama buna kimse müsaade etmez. Colani bile!

Kürtlere uzun yıllar “Kart Kurt” falan demişlerdi, şimdi (belki) kurulacak devletlerine veya devletimsi bir şeye “teröristan” diyorlar.

Başına ödül konulmuş tescilli terörist ve katil (Sayın) Colani lider, her yerde iki kadını sokak ortasında infaz ederken, infaz emri verirken çekilen videoları dolaşan bir adam Adalet Bakanı, ama onlar terörist değil.

Haberleri, herşeyi bilen yorumcuları dinliyorum. Lafa, "Kürtlere, Kürtçeye karşı değilim” diye başlıyor, " ama statü isteyen Kürtler terörist, istedikleri statü de teröristan" diye bitiriyorlar. 

40 milyon Kürt’ün yaşadığı coğrafyayı bölüp parçalamışlar, her parçayı bir devlete vermişler, bu devletler Kürtleri yok etmeye çalışmışlar, ama Kürtler direnmiş ve şimdi kendi siyasi kurumlarını örgütleme, birlik olma fırsatı yakalamışlar, buna “terörizm” diyorlar.

Basında pek geçmiyor, ama Esad kaçtıktan sonra Suriye’nin bu bölgesinde hala savaş var. Hergün onlarca insan ölüyor. Sanırım ihale Suriye Milli Ordusu'na (SMO) verilmiş.

Büyük ihtimal HTŞ, bu topa girmeyecek, girmez. Girse de kazanamaz, buna gücü yetmez. Çünkü İsrail, Suriye’nin bütün sofistike silahlarını yok etti, HTŞ’ye bir şey bırakmadı.  

“Abdullah Öcalan kozu” bir işe yarar mı? Sanmam. Çünkü Türkiye, dünyada örneği olmayan bir yöntemle çözmek istiyor sorunu: “Bir şey istemeyin, teslim olun, sivil hayata karışın…” diyor.

Tsipine Aslan’ın sözleri geliyor aklıma… 

Dün iki şey daha oldu: Lübnan’da ABD’nin ve Suudi Arabistan’ın adamlarından biri Cumhurbaşkanı, diğeri Başbakan seçildi. Ve Gazze’de ateşkes görüşmelerinde sona gelindi. Algı mühendisleri, yine Filistin için bir “zafer” çıkarma telaşındalar bu ateşkesten. Ama çıkmaz! Çünkü Suriye olmadan Hizbullah da Hamas da direnemez. 

Peki Hamas bitmediği halde İsrail ateşkesi neden kabul etti? Çünkü İsrail’in Hamas’ı bitirme hedefi yoktu, onu kontrol edilebilecek kadar küçültmek ve zayıflatmak istiyordu. Bunu başardı. Ve artık Irak, Yemen ve İran ile ilgilenmek için, Gazze’de ateşkese ihtiyacı var. 

Keşke daha erken olsaydı ve keşke Vatan’dan da birileri heyette olsaydı, ama Kaf Fed’in Suriye Çerkesleri ve yeni yönetim ile görüşmesi iyi oldu. Çünkü Suriye Çerkeslerinin desteğe ihtiyacı var. 

Ama daha da önemlisi, Suriye ve Suriye ile ilgilenen herkes artık biliyor: Suriye Çerkesleri büyük bir ailenin bileşenleri. 

Onlar yılların birikimi ile kendileri ile ilgili daha doğru kararlar alacaklardır, ama kendilerini korumak için, bir “aktör” olmaları gerekiyor. Ve Çerkesler olarak birlikte yaşama iradeleri olmalı. 

Bundan korkmamalılar. Eğer Çerkes kalmak istiyorlarsa, bunun başka bir yolu yok. Örgütlü olduklarında belki bazı sıkıntılar yaşarlar, ama örgütlenmez ve bir aktör olmazlarsa kesin asimile olacaklar. 

Doğrusu, vatana dönüş talebi etrafında birleşmeleri. Ama bunun için da vatanın “vatan” olması gerekiyor.

“Bir Bilen Ekolü” yıllarca diasporayı manipüle etti, “isteyen döner” diyerek. Doğru değil bu söylem. İsteyen vatana dönemez. 

Suriye örneğinden çıkarılabilecek bir ders de, bir yerden, bir coğrafyadan ayrıldıktan sonra “dönmek” o kadar kolay değil. Bırakın 160 yılı, 10 yıl geçtikten sonra bile kolay değil. 

İnsanın döndüğü yerde çıkmasına neden olan şartların değişmiş olması, toplumsal hafızanın temizlenmesi gerekiyor. Buna “vatanın sesi” veya “çağrısı” da diyebiliriz.

Bu çağrı olmadan, dönüş olmaz.

Suriyeliler de bu nedenle, çıkmalarına neden olan şartlar değiştiği: savaş bittiği ve Esad gittiği için dönmeye başladılar Suriye'ye.

Hauti, “grup halinde bir topluluğu getirmek için devletlerarası bir şeyler olmalı” vs dedi.

15 yıldır savaş var Suriye’de ve aylardır savaşın yeniden şiddetleneceği-yayılacağı biliniyor. Ama ne kendisi ne de başkanlığını yaptığı örgüt hiçbir şey yapmamış. 

Şimdi, mümkün değil diyor. Bir şey yapmazsan, mümkün değil tabii.

Kimse kendisinden ve DÇB’den yasaları değiştirip, Dönüş’ün önünü açmalarını beklemiyor. Bunu yapamayacaklarını biliyoruz. Ama Diaspora Çerkesleri konusunu Rusya Federasyonu’nda gündemde tutabilir, bir yerlere başvuru yapabilir, haksızlıklara ve çifte standarta dikkat çekebilirler. Diasporaya seslenebilir ve mesela Suriye’ye gidebilirler…

Bir gün bile ilgili makamlara "Ukrayna’dan, Donbass’tan, Herson’dan, Zaporeje’den gelenleri sahipleniyoruz, onlara devletin bütün olanaklarını sunuyoruz, ama bizim soydaşlarımız (Çerkesler) için neden hiçbir şey yapamıyoruz” diye sormadılar, sormuyorlar.

Ben Kaf Fed’i yönetiyor olsam bunu onlara hergün hatırlatırım! Bu, Rusya veya Rus düşmanlığı; aşırılık, bölücülük falan değildir. Kaf Fed, diasporanın bu sopa ile manipüle edilmesine izin vermemelidir. 

Çünkü eğer diaspora Çerkesleri arasında Rusya ve Rus düşmanlığı büyüyorsa, bunun nedeni, sadece geçmiş ve Soykırım-Sürgün değil; hatta daha çok Rusya’nın sorunlarımıza karşı duyarsızlığı, ilgisizliği, deyim yerindeyse, adam yerine koymamasıdır. 

Rusya’nın bu tavrı nedeniyle, insanlarda umutsuzluk büyüyor ve bu umutsuzluk tepkiye, öfkeye, nefrete, düşmanlığa dönüşüyor.

Bakın, bugünlerde ABD'de büyük bir yangın var. Sosyal medyada, “Allahın sopası”, “oh oldu” diyen o kadar çok insan var ki. Çünkü dünyada bu kadar açlık yoksulluk varken, içerisinde yaşadıkları o güzel! ülke, dünyanın dört bir yanında insanları katleder, devletleri yıkarken, onların hiç sesi çıkmıyordu, diyorlar. Doğa intikam alıyor, “adalet”i sağlıyor diye düşünüyorlar.

Yani adaletin olmadığı yerde, barış olmaz. Kardeşlik olmaz. 

Hauti, vatanda sahip oldukları hakları, imkanları ve kurdukları gelecek hayallerini anlatıyor. Bizim bununla mutlu olmamızı istiyor. Sanki bizi diasporada yaşamaktan mutlu olmaya çağırıyor. 

Onun ve DÇB’nin bu tavrı, diaspora ile vatan arasındaki mesafeyi açıyor. Diasporayı vatandan ayrı düşünmeye ve hareket etmeye, kendi gelecek hayalini kurmaya itiyor. Ama Hauti buna da kızıyor. Sizin hayalleriniz bize zarar veriyor, diyor.   

Devam edecek...

15.01.2025

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks