“Dünyayı Sarsan 12 Gün”den Sonra - 3 - Hatko Schamis

#11042 Ekleme Tarihi 23/01/2025 07:45:01

Bazı arkadaşlar, “başlığın neden ‘Dünyayı Sarsan 12 Gün” diye sordular. Çünkü, Suriye’de Esad’ın devrilmesi, dünyadaki dengeleri çok değiştirecek, hatta değiştirmeye başladı bile.

Rusya büyük kaybetti. Sadece Esad’ı, sadık bir müttefikini değil; Orta Doğu’yu, hatta Kuzey Afrika’yı kaybetti. Tartus ve Lazkiye’deki üsleri sayesinde hem Akdeniz’e yerleşmişti, hem de çevre Arap ve Afrika ülkelerine müdahale etme imkanı bulmuştu. Daha da önemlisi, Suriye savaşı boyunca Batı’ya kafa tutmuş olması, bazı Arap ve Afrika ülkelerini Batı’ya karşı cesaretlendirmişti. Ama Esad’ı iktidarda tutamamış olması veya satması bu ülkeleri, hatta Asya’daki müttefiklerini de Rusya’ya güvenmenin artıları ve eksileri konusunda düşündürecektir.  

Elbette bu dengelerin değişmesinde Ukrayna’daki savaş asıl rolü oynuyor. Rusya bu savaşı kazanmak için büyük çaba harcıyor ama olmuyor. Ve gücü bu savaşa ek olarak başka yerlere müdahale etmeye yetmiyor. 

Aslında Ukrayna’daki savaşı kazanmaya da yetmiyor, ama sahip olduğu nükleer silahlar nedeniyle Batı, Ukrayna’ya destek verirken çok dikkatli. Büyük ihtimal, uzayan yıpratıcı savaşın Rusya’yı içeriden çökerteceğini, hatta bir darbenin olabileceğini düşünüyor. 

Olabilir de! Çünkü Rus asker ve bürokratlar, hatta işadamları arasında Ukrayna’da savaşın Rusya’ya çok zarar verdiğini düşünenler var. Rusya Ukrayna’da savaşı kazansa bile, Putin gidici diye düşünmemin nedeni de bu. 

Ukrayna’da savaş başladıktan sonra, Çin bile Rusya ile ilişkilerinde daha dikkatli olmaya başladı. İsveç ve Finlandiya NATO’ya girdi, Kuzey Akım doğal gaz hattı patlatıldı, Ermenistan daha bağımsız tavır almaya başladı, Türkiye’nin Kafkasya’da, Orta Doğu ve Orta Asya’da gücü arttı, Rusya'nın Libya ve Kuzey Afrika Ülkelerindeki etkisi zayıfladı, Orta Asya ülkeleri Çin ve Avrupa ile ekonomik ilişkilerini geliştiriyorlar… Bunların hepsini Rusya’nın “kayıplar” hanesine yazmak lazım. 

Avrupa’da da durum içler acısı. NATO’nun şemsiyesi altında bir şeyler yapıyormuş, bir etkisi varmış gibi görünüyor, ama NATO’nun veya ABD’nin olmadığı hiçbir operasyonu yapma gücü yok. Sadece askeri olarak değil, ekonomik olarak da çok zor durumda. 

ABD ise, “altın çağı”nı yaşıyor. Kendine güveni arttı. Biden, “Müdahaleci Liberal Demokratlar”ın, silah ve yan ürünleri üreten tekellerin sözcüsüydü. Trump, bunun ABD’ye çok yük olduğunu söylüyor. Herkes kendi başının çaresine baksın, ölen ölsün, kalanlar dünyayı yönetsin istiyor. 

Koltuğa oturduğu ilk gün Küba’yı terörü destekleyen ülkeler listesine aldı. Venezuella’yı “sonun geldi” diye tehdit etti. Zaten birkaç gün önce Kanada, Grönland, Panama ve Meksika’da hak iddia etmişti. Çin, Avrupa, Rusya… hatta bütün dünya ülkeleri ile ticaretinde gümrükleri, vergileri arttırmak ve kendisine yük olan, para kazandırmayan çatışmaları bitirmek istiyor.

Yani ABD’nin dünya hegemonyasından vazgeçmiyor, tam tersine bunu daha da büyütmek, ABD’yi savaşmadan, başka araç ve yöntemlerle bir dünya devleti yapmak istiyor. Çünkü savaşların neredeyse bütün yükünü kendisinin çekmek zorunda kaşdığını söylüyor. “Afganistan’da şu, Irak’ta bu kadar trilyon dolar harcadık, 5 kuruş kazanamadık” diyor.

“Gazze’de, Ukrayna’da savaşı bitirmek gerekir, ben olsaydım bu savaşlar hiç çıkmazdı” diyor ama, anlaşarak değil, kimin ne dediğine bakmadan, gücünü göstererek, tehdit ederek bitirmekten bahsediyor. 

Şimdiye kadar Biden’ı, desteklemiş olan silah tekelleri buna ne kadar izin verecek belli değil, büyük ihtimal Trump onları da memnun etmek için, dünyaya “silahlanın, kendinizi koruyun, ben artık sizi korumayacağım” çağrısı yapar.

İşte bu, BM’i bitirir, gerçek bir dünya-cephe savaşının önünü açar. Masadan atılan Avrupa, bir aktör olmak için silahlanır. Ama Trump da bunu biliyor, bu nedenle önce Çin ve Rusya ile görüşmek istiyor. Çünkü ABD’ye kafa tutabilecek sadece bu iki ülke var.

Yeni “Yalta”!

“İnsanlığı ve Çerkes Halkını Ukrayna’dan Tehdit Eden Savaş” yazımı 2015’te yazmıştım. https://www.infocherkessia.com/tr/haberler/insanligi-ve-cerkes-halkini-ukrayna-dan-tehdit-eden-savas-hatko-schamis

Ukrayna’da savaş “geliyorum” demişti. Ve bu savaş mutlaka bizi de etkileyecekti. Hazırlıksız yakalanmamalıydık. Ama popülist faaliyetlerle gençlerin beyinlerini dumura uğratan, hiçbir eğitim faaliyeti örgütlemeyen kurumlarımız, Suriye’deki savaş gibi bu savaşa da hazırlıksız yakalandılar. Halbuki biz, öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, dünyanın en eğitimli, en politik halkı olmalıyız. Olmazsak, olayların peşinden sürükleniriz. Fırsatları kaçırırız. Daha da kötüsü, herkes bizi çok kolay manipüle eder…  

Çerkes soykırımını tanıması Ukrayna’nın elindeki kozlardan biriydi. Bağımsızlık hayaliyle kendi yanına çekmek istemesi de. Tehlike, ikincisiydi. Sadece benim için değil, vatandan arkadaşlar da benim gibi düşünüyorlardı. Aşağıdaki afişi onlar hazırlamışlardı. 

Yani eğer bir dönen varsa, o, ben değilim! 

Trump-Putin ( ve Çin ) görüşmesinden ne çıkar bilmiyorum. Trump savaşın bitmesini istiyor, Putin ve Zelensky de bazı tavizler vermeye hazırlar. 

“Kore Modeli” (Ukrayna’nın bölünmesi, iki devlet olması) veya “Almanya Modeli” (Ukrayna’nın bölünmesi, Batı’nın Nato’ya, Doğu’nun Rusya’ya bırakılması) diyen var. Ukrayna sahadaki gerçekliği kabul etmeli diyen var. Herşey Putin’in Trump’a, Ukrayna’nın karşılığında ne vereceğine bağlı.  

Ukrayna’nın Çerkes Soykırımını tanıyacağını biliyorduk, biliyordum. Hiçbir zaman da karşı olmadım. Ve tanıması iyi oldu, sevindim. 

Eğer dünyaya tanıtmayacaksak, niye 21 Mayıs’larda “Çerkes Soykırımı ve Sürgünü” anmaları örgütlüyoruz? Sadece hatırlamak ve hatırlatmak için mi? Bu hatırlatmanın bize bir getirisi olmayacak mı? O zaman hiç ağzımıza bile almayalım, unutalım daha iyi!

Olmalı!

Ve bu, bize: kendimizi nasıl ifade edeceğimize, Rusya’dan ne talep edeceğimize bağlı.

Emin olun, Rusya bizden çok daha önce ve çok daha iyi biliyordu önce Gürcistan’ın ve sonra Ukrayna’nın Çerkes soykırımı ve sürgününü tanıyacağını. Bundan sonraki ülkeleri de biliyor. Ve bu yükten kurtulmak için makul bir çözümü Rusya da kabul eder. Nedir bir makul çözüm, özür dilemesidir, adalettir. Bu talebi biz örgütlemeliyiz, yoksa başkaları onu sağa sola çekiştirir, çıkarlarına uyan misyonlar yükler, Rusya düşmanlığının bir enstrümanı haline getirirler. 

Yanlış anlaşılmak istemem, ben, bir kaç kere yazdığım gibi, Oslo barış sürecinde kendisinden silahlı eylemleri kınamasını isteyenlere, “ülkem işgal altında olduğu müddetçe, hiçbir Filistinlinin hiçbir eylemini kınamam” diyen Arafat’ın öğrencisiyim.

Ve eğer, istisnalar hariç, aramızdan birileri, umutsuzluk ve büyüyen öfkesi nedeniyle Rusya’ya radikal tavır alıyor, onu “düşman” olarak görüyorsa, bunun da sorumlusu Rusya’dır. Asimile olan bir halkın, kendisini yok eden bir gücü sevmesi mümkün değildir. Bunun bize zarar verdiğini, Soykırımı tanıtmanın Çerkes Sorunu’nun çözülmesi için önemli fırsat olduğunu düşünenler, Ermeni diasporası gibi olmamızı istemeyenler, taleplerini formüle etmeliler.  

Bence en doğru talep:

“Rusya’nın Çerkes halkının bölünmüşlüğüne son vermesi, diasporada yaşayan Çerkeslerin vatana dönmelerine izin vermesi ve gelecek korkusu olmadan yaşamalarını garanti etmesi, diasporada yaşamaya devam edecek Çerkesleri ve kurumlarını soydaşları olarak kabul edip maddi manevi desteklemesi”dir.

Bu, mümkündür.

1994 yılında, “Rusya’nın bir hukuk devleti olarak yeniden inşa edildiği ve evrensel insani değerleri öncelik olarak kabul ettiği bu günlerde, Kafkas Savaşı olaylarını da nesnel olarak yorumlamak ve Kafkasya halklarının sadece kendi topraklarında kalmak için değil, aynı zamanda ulusal karakterlerinin en iyi özellikleri olan yerli kültürlerini korumak için verdikleri cesur mücadele olarak görmek mümkün" ve daha sonra “Hazmedebileceğiniz kadar isteyin” diyen de bir Rus’tu. Rusya'nın o dönem başkanı olan Yeltzin’di.

Ne yani, “sadece bir tane Yeltzin vardı, o da öldü mü”?

Aptallık!

Bu günlerin geri gelmesi ve Rusya’nın değişmesi mümkün. Ve o günler çok yakın. Ben buna inanıyor, buna hazırlanmamız gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesile ile, Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü tanıması nedeniyle Ukrayna’ya içtenlikle teşekkür ediyorum. Savaşın bitmesi ve Ukrayna halkı ile de barış içinde birlikte yaşama dileğiyle...

  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks