Hağajey Beslan'ı uzun zamandır tanıyorum. Çorum'da, Hattuşaş'ta tanışmıştık. Nalchık'ta oturumum iptal edildiğinde, davamı üstlendi.
Aslında Hatujuko Valery'nin bana önerdiği 3 avukat arasında Beslan yoktu. Rahmetli Ergun da başka birini önermişti. Bu avukatlarla da görüştüm. Ama hepsi, önce para meselesini konuşmak istediler. Davayı kazanmanın mümkün olmadığına inanmalarına rağmen...
Bir tek Beslan, "bu bir ulusal dava, önce davayı kazanalım, senin burada yaşamanı sağlayalım, parayı sonra konuşuruz" dedi. Benim duymak istediğim sözlerdi bunlar ve davamı Beslan'a verdim.
DÇB başkanlığına aday olduğunda, olumlu veya olumsuz bir yorum yapmadım. "Beslan'ın saflığı..." dedim içimden ve bekledim. Çünkü, gerçekten yurtsever, samimi ve temiz bir insan Beslan.
Siyaseti ve "kirli siyaseti" ne kadar biliyor tartışılır, ama yıllardır Perit Xase dahil bir çok işe karşılık beklemeden koşturuyor.
DÇB kongresinden sonra, ne olup bittiğini bir de Beslan'dan dinlemek istedim ve kendisiyle bir röportaj yaptım. Huaj İbrahim yoldaşım, sağ olsun hızla tercüme etti. Biraz uzun, ama bölmek bütünlüğü bozacaktı, bu nedenle hepsini bir kerede yayınlıyorum.
Tabii önce hem Rusya'nın parlamento seçimleri hem de DÇB kongresi üzerine bir iki laf edeyim.
Bence ikisinde de bir sürpriz olmadı. Olması da mümkün değildi. Çünkü yukarıdan aşağıya kurulan devletlerde, sistemlerde, örgütlerde... değişim aşağıdan yukarıya olur...
Muhalefet olmaz, olursa göstermelik olur. Hatta çoğu zaman, muhalefeti de iktidar örgütler. Demokratik görünmek için...
Rusya yine böyle yaptı. Rusya'nın iktidarından icazet almayanları tasfiye etti. Yasakladı. Düşünün, "akıllı oy" kelimelerinin sosyal medyada kullanılması bile yasaktı Rusya'da seçimlerden önce.
Sandıklarda hile yapıldı mı, bilemem. Bu yönde yüzlerce, hatta binlerce iddia var, video var; ama bu konu benim ilgimi çekmiyor. Çünkü saat, Putin'in kazanması için kurulmuştu. "Kazanamaması durumunda..." diye bir olasılık yoktu. "Ya seve seve, ya da ..." Putin'i ve Birleşik Rusya partisini seçmek zorundaydılar Rusya halkları.
Zaten Rusya halklarında da bir "değişim mümkün" umudu yoktu.
Bu umutsuzluk, onları sistemin içinde, iktidarın düzlerinin dibinde pozisyon almaya zorluyor.
Rusya'dan umutsuz muyum? Değilim. Bir gün herşey değişecek...
DÇB'de de kongre ve seçimler yapıldı. Kongreyi ve seçimleri niye mesela Kaf Fed'in kongresinden önce yapıp, yeni seçileceklere eski bir "üst yapı" bırakıyorlar bilmiyorum. Ama bizim mahallede işler böyle işte ve görünen, herkes bu durumdan memnun.
Kongre öncesi Putin'in açıklaması ilginç oldu. Putin'in böyle bir açıklama yapmasında elbette ki Çerkes Ulusal Mücadelesinin son yıllarda kamuoyunda daha görünür olmasının da bir etkisi var.
Ama bence, Çerkes halkına değil, DÇB'ye destek vermek; DÇB'nin Çerkes halkının bir üst kurumu olarak kalmasını istedi Putin.
Çünkü işini iyi yapıyor. Hauti de iyi yapıyor, bu nedenle mesajının sonunda Hauti'yi özel olarak öpmeyi ihmal etmedi.
Putin böyle bir mesaj yayınlar da, taşlar yerinden oynamaz mı? Veya yerinde ağırlaşmaz mı? Ağırlaşır tabii. Birden bir şeyler değişti, Beslan adaylıktan çekildi, Hauti kongreye "tek aday" olarak girdi.
Ve seçildi!
Salondaki herkes: Putin'in öptüğü bir adaya oybirliği ile destek verenlerin hepsi mutlu muydu bilmiyorum.
Ama Yıldız başkan ve Bekir Sami Yavuz komisyonlarda yer almışlar; hizmetlerinden dolayı eski başkanlara: Kuşha Doğan'a, Vacit Kadıoğlu'na, Yıldız Şekerci'ye... plaketler verilmiş; Bekir Sami Yavuz, Atilla Mutlu Alkış, Bilge Eken... toplam 5 kişi YK'ya girmiş...
Bazıları "el kardırmaktan başka bir fonksiyonları yoktu" diyerek eleştiriyorlar; ama o salonda ve "el kaldırma" hakkına sahip olmak bile önemli. Putin'in özel temsilcilerinin ve Başkanların arasında.
Tüzük falan değişmemişmiş... Siz istiyorsunuz diye değişir mi sandınız? Kaf Fed'in tüzüğü bile değişmedi daha! Yıllardır...
Bir de, Kongre öncesi bilgilendirilmediklerini söylüyorlar. "Açıklık", "şeffaflık" dediysek o kadar da değil. Herkesin herşeyi bilmesi mi gerekiyor?
Zaten bilenler de bir şey yapmıyorlar. Çünkü değiştirmek "cesaret" ister! Bu kadar eleştirdikleri kurumun temsilcilerini, bizzat Hauti'yi, Kaf fed kongresinde, protesto eden oldu mu hiç? Olmaz!
Haa, DÇB'ye karşı olduğum sanılmasın. Değilim. Çünkü, sistemin böyle bir kuruma ihtiyacı var. Sorun DÇB değil, sistem veya statüko. Sistem değişsin, inanın DÇB bir günde değişir. Ve sistem değişirken, buna değilse de, böyle bir kuruma ihtiyacımız var.
Çerkes Soykırımı ve Sürgünü'nü, tanınması için BM'e bile taşıyanların; 13 Haziran'ı ve "Çerkesya Özgürlük Meclisi"ni ilk gündeme getirenlerin... DÇB ve öncüleri olduğunu unutmayın.
Kısaca, bizim DÇB'nin yıkılmasına, değiştirilmesine değil, DÇB'nin yanında, DÇB'ye rağmen ne istediğini bilen, vizyonu olan, cesur, demokratik kitle örgütlerine ihtiyacımız var. Bence...
Uzattım, röportaja geçeyim.
Hağajey Beslan, ne demişti Kongre'nin hazırlık günlerinde? Şunları:
"1- Doğu-Batı, ortak bir Çerkes ( Adığe ) alfabesi oluşturulmalı. Bu konunun 1993 yılında DÇB’nin gündemine gelmiş olmasına rağmen, hala üzerinde bir anlaşma sağlanamamış olmasının nedenlerinin araştırılmasını ve yeniden gündeme alınmasını istiyordu.
2- Rusya Federasyonu Nufus Sayımı'nda "tek dil, tek millet" anlayışı ile Çerkes halkının kendisini ( Cerkes-Adığe ) olarak yazdırması için yoğun bir çalışma yapılmasını öneriyordu.
3) Vatandaşlık ve çifte vatandaşlık gibi konularda lobi çalışması yapılmalı diyordu.
4) Oturum almada ve vatandaşlık işlemlerinde yapılan sınavlarda Çerkesçe yapılmalı, Çerkesçe kullanılmalı; çünkü "Cumhuriyetlerin anadilleri Rusya'da resmi dil statüsünde" diyordu.
5) DÇB kongreleri eskiden olduğu gibi, 20-21 Mayıs tarihlerinde yapılmalı, diyordu. Vs vs..."
Sanırım uzun bir süre, Kaf Fed ile bu konuları ve DÇB başkanlığına adaylığı konusunu görüştü Beslan. Herkesin herşeyi bilmesi gerekmediği için bir konsensus oluştu mu bilmiyorum; ama Beslan, Kaf Fed'in kendine destek vereceğine inandı. Çalışma yaptı.
Ne olduysa, kongreden 1 gün önce adaylıktan çekildi, hatta kongreye bile gitmedi.
Kendisine şu 5 soruyu sordum.
Soru 1- Beslan, neden DÇB başkanlığına aday oldun?
Soru 2- DÇB'de ne yapmak ve/veya neyi değiştirmek istedin?
Soru 3- Aday olduktan sonra aldığın tepkiler nasıldı? Kimler destek verdi, kimler karşı çıktı?
Soru 4- Kaf Fed ile bu konuda görüşme yaptın mı? Kaf Fed'in tepkisi ne oldu?
Soru 5- Daha sonra adaylıktan çekildiğin söylendi. Sen kendin mi çekildin adaylıktan? Yoksa sana çekilmen için baskı mı yapıldı?
Beslan, cevapları sorulara karşılık olarak vermediği için, cevabını topluca yayınlıyorum. Takdir sizin...
" Birkaç yıldan bu yana arkadaşlarım neden aday olmuyorsun, uzun zamandır Çerkeslerin sorunlarıyla ilgileniyorsun, gibi sorular soruyorlardı. Bende kabul etmiyordum.
Fakat sonbaharda Hauti ile görüştüğümde ve kendisi bir daha aday olmayacağını söylediğinde arkadaşların yaptığı teklifi hatırladım ve düşünmeye başladım.
Sonra kendim aday olmaya karar vererek Hauti'ye ve diğer ilgililere de bu niyetimi söyledim.
Neden aday oldum? Çünkü 30 yıl önce DÇB kurulduğunda var olan sorunların hemen hepsi hala geçerli ve çözülmüyor. Bu sorunların neden çözülmediğini ve her kongrede sadece tekrarlanmasının sebeplerini yapının içerisine girerek öğrenmek istedim.
Böylece bu uzayıp giden sorunların çözülmesi, en azından yerinde saymaması için çalışmayı denemeye karar verdim.
Örneğin ortak alfabe sorunu yani Kaberdey'de ve Adıgey’de kullanılan alfabelerin birleştirilmesi sorunu. Veya dönüş yapmışlarla ilgili ilgili sorunlar... Kısacası, sorunun sebeplerini yapının içerisine girerek anlamak ve çözmek için aday oldum.
Ben sorunun başkanda olduğunu sanmıyorum, büyük ihtimalle sistemden kaynaklandığını düşünüyorum. Veya kurumların yani Adığe Xaselerin, dış ülkelerde olsun Kafkasya'nın tümünde olsun, yapısıyla ilgili olabilir.
Bunları anlayarak bir şeyleri yerinden oynatmak istedim.
Aktivistler, kurum çalışanları ve yurtdışındaki dostlar, özel olarak Türkiye'deki dostlar, beni destekleyeceklerini söylediler.
İş teknik sorunların çözülmesine geldiğinde, yani örneğin kimin beni aday göstereceği konusu, düşündüm ki buralı, yerli delegelerden birine rica edersem fikrini değiştirmesi için kongre sırasında baskı yapabilirler ve vazgeçirebilirler. Sonra düşündüm ki en aktif Xase, Kaffed; onların desteğine güvendim.
Üçüncü sorunun cevabında da söylediğim gibi daha derin konuştuğum ve destek aradığım asıl kurum Kaffed oldu.
Birkaç ay önceden bahsediyorum. Görsel haberleşme yoluyla Kaffed’den konuştuğum kişi, ki bunu birkaç kez organize eden Cihad Ulus'tu, hem çevirmen hem de organize eden olarak bu canlı yayında yardımcı oldu ve Yıldız’ın anlamadığı yerlerde, yani Kaberdey diyalektinde olanlarda vs. çevirdi ve bu görüştüğüm kişiler bana umut verdiler ve desteklediklerini söylediler.
Ayrıca kendilerine bağlı olduklarını söyledikleri 16 delegenin de desteği konusunda söz verdiler.
Ürdün Xase’siyle de görüşür, konuşuruz. İsrail Xase’siyle de... Almanya Xase'siyle vs konuşuruz diyerek sürekli tekrarladılar. Bunlara inandım ve beni destekleyeceklerini düşündüm.
Adaylığımı çekmem konusunda; beni kimse zorlayamaz tabii, ama bir resmi yetkili bir arkadaşım tarafından direkt olarak değilse de dolaylı olarak, konuşma yoluyla adaylığımı çekmem konunda ikna etme girişimi oldu. Yani seçime girmemem konusunda. Bu kadar.
Ama kimse zorlamadı.
Türkiye’den gelen heyetle ancak 18 Eylül’de görüşebildim seçimler ise 19’undaydı. 19’u akşam "Rossiya" otelinin önünde kendileriyle sohbet ettik. Görüşmemizden hemen sonra ise Cumhuriyetimizin yöneticileriyle vesaire görüşmeleri oldu.
Ve bana tam destek vereceklerini söyleyenler birden fikir değiştirdi. Yıldız beni aday gösteremeyeceklerini bildirdi.
Sözüm ona, sebep olarak benim delege ve ayrıca herhangi bir Xase'nin üyesi olmamamı ileri sürdü.
Şunu belirtmek isterim, birkaç ay öncesinden başlayan konuşmalarımızda birçok kez dile getirdim, tüzükte yazılı olduğu bölümleri kendilerine gönderdim, yazılı olduğu yeri gösterdim ve ayrıca Cihat bunları tercüme etti.
Aday olabilmem için delege olmam gerekmediğimi, böyle bir zorunluluğun olmadığını anlattım. Her aday istediği bir şahsı aday gösterebilir, herhangi bir kısıtlama yok.
Bir kez değil birçok kez ticari olmayan sivil toplum kuruluşu uzmanı ve hukukçu olarak bunu izah ettim kendilerine. Tüzüğü gönderdim.
DÇB’nin sitesinde Rusçası ve İngilizcesi var.
Onlar gayet iyi biliyorlardı, çünkü birkaç ay öncesinden başlayarak kendilerine izah ettim. Yani aday olabilmem için delege olma zorunluluğumun olmadığını ve herhangi bir delegenin istediği herhangi bir şahsı başkanlığa aday gösterebileceğini gayet iyi biliyorlardı.
Neyse de, aylar öncesi bir hukukçu olarak tüzükte göstermeme rağmen kendilerine birileri aday olamayacağımı; çünkü delege olmadığımı söyleyince ona inanmayı tercih ettiler.
Bu açıklamayı onlara yapan resmi yetkili kim bilmiyorum, ama ona inandılar ve Yıldız, keskin %100 bir dönüş yaparak bana destek veremeyeceklerini bildirdi. Yani kısacası sırtımı döndüğüm an…
Ben yine de bulurdum son gün de olsa beni aday gösterecek yerli birilerini; ama bu şekilde davrananların aday gösterilsem dahi destek verip vermeyeceklerinden, yani oylamada oy verip vermeyeceklerinden emin değildim.
Ürdün Xase'siyle, İsrail ve Almanya Xase'leriyle görüşüp görüşmediklerini de bilmiyordum.
Bu şekilde ihanete uğradıktan sonra kongreye dahi gitmedim.
Bir şey daha var: Bu birkaç ay öncesi başlayan görüşmelerimizde DÇB tüzüğünün şu anki yasalara ne kadar uyup "uymadığını" da gösterdim ve izah ettim kendilerine. Tüzükte sarı kalemle altlarını çizerek Rusya Federasyonu yasalarına aykırı olan veya kabaca ihlal edilen yerleri gösterdim kendilerine.
Kendileri de benden yeni bir tüzük hazırlamamı rica ettiler.
Bunun üzerine uzun bir süre bu tüzük üzerinde çalıştım. Bütün ilgili yasaları inceledim ve yeni bir tüzük hazırlayarak kendilerine gönderdim. Bazı konularda değişiklikler yapmamı söyleyerek geri gönderdiler ve onları da yaptım. Bunların hepsini canlı olarak görüntülü haberleşme yoluyla konuşarak yaptık.
Dediğim gibi bunların hepsini Cihat organize etti ve tercümeleri vesaire yaptı.
Daha sonra öğreniyorum ki kongre gündeminde tüzük değişikliği yokmuş. Güya Hauti bunlara "siz tüzük hazırlayın yeter ki biz bir değişiklik yapmadan kabul edeceğiz" demiş.
Anlayacağınız o kadar zaman boşuna uğraştım.
Elbette ne Hauti için hatta ne de kendim için, DÇB’nin yasalara uygun ve rahat çalışabilmesini sağlaması için yaptım.
Tabi ki var olan tüzükle de çalışmaya devam edebilirler. Ama sadece ilk yapılacak denetime kadar. Denetim yapıldığı an bu tüzükle çalışamayacaklarını kendilerine söylerler.
Ama anlayamadığım neden bu kadar emek harcatarak, düzeltmeler yaptırarak tüzük projesiyle uğraştırdılar beni?
Güya Hauti "hazırlatın kabul edeceğiz" demiş; ama her şey her zamanki gibi şablona uygun bir tiyatro gibi oynandı ve gündeme dahi alınmadı.
Ne zaman ki 19 Eylül’de, Kaffed beni aday gösteremeyeceğini bildirdi, Kaffed benim için öldü. Kaffed benim için yok hükmünde.
O konuştuğum insanlardan hiç kimseyi ne görmek istiyorum ne de konuşmak.
Bu DÇB’nin etrafında olan bitenler… Kaffed’in Hauti'yi eleştirmesi... sürekli DÇB konusundaki kritik çıkışlarını ve eleştirilerini bildiğim için sonuna kadar arkamda olacaklarını düşündüm.
Şunu belirtmenizi özellikle istiyorum:
Meğer Hauti, kendi yani DÇB’nin etrafındakilerden çok daha iyiymiş!
Şunu da belirtmenizi istiyorum:
Benim bunları kırıldığım için vs söylemediğimi bilmenizi istiyorum. Yani kırgınlık duygusunun bunları söylettiğini düşünmeyin. Ancak bu yaşadığım olay birçok konuda gözlerimin açılmasına yol açtı. Ve bu konulara karşı olan duruşum değişti.
Yani, kısacası, kırgınlık değil bendeki, değişiklik.
Bir şey daha hatırladım… iki nokta daha eklenebilir.
Kaf fed adına bana umut veren Yıldız’dı. Daha sonra Türkiye’ye giden, Yıldız'la görüşen, haberleşen, bu konu hakkında konuşmuş ve söylediklerimi doğrulayabilecek olan Beshto Aslan var.
Ona da sorabilirsiniz. Adaylığımı kesinlikle çekmemem gerektiğini, beni destekleyeceklerini söylediler kendisine de.
Bir de Yıldız beni destekleyemeyeceklerini söylediğinde yanımızda konuşmanın bir bölümünü çeviren Atilla Asker de vardı. Perit Xase'nin başkanı. Yıldız'ın bazı Türkçe söylediklerini o çevirdi.
Yıldız, beni destekleyemeyeceklerinin sebebini izah ettiğinde ben de kendisine tekrar anlattım aday gösterilemem için öyle bir mecburiyetin olmadığını ve varsa göstersin Hafitse nerede yazdığını dedim.
Gerçi 2018 yılında Kaberdey Adığe Xase'si yönetimine seçilmiştim; bu, aynı zamanda üye olduğumun da kanıtı. Ama Yıldız, duymak istediğini duymuştu; onun içinde konuşmak anlamsızdı.
Delegasyon ne zaman geldi, nerede kalıyordu bilmiyorduk. Sorduk... Biz onları sadece 18 Eylül'de bulabildik. 18 Eylül'de otel civarında onlarla konuştum. Yıldız DÇB ofisinden dönmüştü otele.
Yani, onları sadece 18 akşamı bulabildik ve delegelerle çok az konuşabildik. Burada Yıldız bana, Türkiye delegelerinin beni önermeyeceklerini söyledi.
Başkan olma fikri, onlardan değil, benden ve burada yasayan benim arkadaşlarımdan çıktı. Sonra ben kendim Kaf Fed ile irtibata geçtim. Çünkü son seçimlerde Kaf Fed DÇB'yi eleştirmişti.
Sonra, Türkiye'de dernekler daha iyi çalışıyorlar.
Bu nedenle beni sonuna kadar destekleyeceklerini düşündüm.
Buraya gelip kimle görüştüyse, bilmiyorum kimle görüştüğünü, ondan sonra değişti. Buraya gelene kadar her şey iyiydi. Buraya geldikten sonra her şey hızlıca değişti..."
İşte böyle şeyler anlattı Beslan. İnanırsınız, inanmazsınız, takdir sizin!
Hatko Schamis
21 Eylül 2021