Bir Çerkes büyüğü böyle demişti 4 sene önce, Çerkesleri temsilen çıktığı bir televizyon programında: "Çerkes yok!"
Tepki gösterdik ve bu söylemin: "Çerkes"i bir etnik-ulusal kimlik olarak yok etmek, Çerkes halkını alt etnik kimliklere göre bölmek, bu alt kimlikleri siyasallaştırmak-kurumsallaştırmak ve hayatın akışı içerisinde asimile etmek isteyen SSCB'nin 100 yıl önce uygulamaya koyduğu ve Rusya Federasyonu'nun devam ettirdiği bir politika olduğunu söyledik.
Çerkes ( Adığe ) halkı bütün dünyada "Çerkes" kimliği ile bilinir, tarihimiz Çerkes kimliği altında yazılmıştır, bütün siyasi-hukuki haklarımızı ve tarihi vatanımız Çerkesya'da birliğimizi ancak Çerkes kimliği ile talep edebiliriz; bu kimliği yok ederseniz, Çerkes halkının hem geçmişini hem de geleceğini yok edersiniz, dedik.
Başarabilirler mi?
Başarmazlar; asla başaramayacaklar!
İşte Rusya Federasyonu'ndaki nüfus sayımı: 10 yıl önce bir avuçtuk, bugün binlerce olduk. Gelecek nüfus sayımında daha çok olacağız.
Çerkes ( Adığe ) halkı tarihine, geçmiş ve gelecek kimliğine sahip çıktı. Kimse bu süreci geriye çeviremez, tarihin tekerleği geriye dönmez.
Akışına direnenlerin yeri hep tarihin çöplüğü olmuştur. Bugün kurumsal gücü ellerinde tutmaları kimseyi yanıltmasın, bizde de öyle olacak, herkes layık olduğu yeri bulacak.
Biz Çerkesiz ( Adığeyiz ) ve vatana dönüş, "olmazsa olmaz"ımızdır. Geleceğimizi Çerkes kimliği altında ve tarihi vatanımız Çerkesya'da örgütleyeceğiz. Bunu anlatıyoruz ve anlatmaya da devam edeceğiz.
Bizim bu ısrarımızı tabelacılık, ırkçılık vs diye küçümseyip, gözden düşürmeye çalışanlar, kimlik meselesi o kadar önemsizse, o zaman neden böyle canhıraş direndiklerini anlatsınlar.
Bir sorunu çözmek için önce o sorunu doğru tanımlamak gerekir. Sonra samimiyet. Sorun doğru tanımlanmamışsa ve mücadelede samimiyet yoksa bütün teoriler çöptür ve bütün çabalar boşuna.
KAF FED'in son kongresi öncesinde ve sonrasında yazılıp çizilenler, anlatılanlar ve yeni yönetimin programı Çerkes (Adığe) halkına umut vermiyor. Elbette yönetime talip olan arkadaşların kredileri var, bekleyeceğiz, ama sanırım iki yıl daha havanda su döneceğiz.
Çünkü Çerkes (Adığe) halkına Kuzey Kafkasyalılık gömleği giydirmeye çalışan ve Çerkes (Adığe) halkına değil, Kuzey Kafkas halklarına hitap eden hiç bir hareketin Çerkes Sorunu'nu çözme yönünde adımlar atması mümkün değildir.
Kime hitap ederseniz, onlar gelir kurumunuza ve onlar belirlerler politikalarınızı. Çelişki çıkarsa, çoğunluk olmak için kurumunuza topladığınız insanlar size tavır alırlar, iş yaptırmazlar...
Vatana Dönüş'ü "olmazsa olmaz" bir ilke ve öncelik olarak benimsemeyenlerin; "Çerkes yok" diyenlerin ve/veya Çerkes kimliği ile siyaset yapmayanların artık siyasi olarak Çerkes toplumuna verebilecekleri hiç bir şey yok.
Kurumlarımız hiç güzel bir şey yapmıyorlar mı? Yapıyorlar: sosyal kültürel faaliyetler örgütlüyor ve bu faaliyetler ile bir "farkındalık" yaratıyorlar. Ama Çerkes halkının tarihi vatanı Çerkesya'da birliğini ve vatana dönüşü anlatmayan, bunun örgütlemesine hizmet etmeyen faaliyetler diaspora Çerkeslerini yaşadıkları ülkelerde "göçmen"leştirmeye yarıyorlar; Çerkes sorununu çözmeye değil.
Bu nedenle Çerkes kurumları Çerkes (Adığe) kimliğini, dilini, kültürünü güçlendirmeye ve Çerkes halkının tarihi vatanımız Çerkesya'da birliğini örgütlemeye konsantre olmalılar.
Çerkes (Adığe) halkının daha fazla bekleyecek vakti, sabrı ve "birlikteysek güçlüyüz" gibi sloganların bir anlamı kalmadı.