Türkiye'nin ilk imzacılarından olduğu "İstanbul Sözleşmesi"nin dün gece, bir "kararname" ile feshedilmesi, büyük bir tepki çekti.
İstanbul Sözleşme'si, tacizleri, tecavüzleri, kadına yönelik şiddeti ve ayrımcılığı engelleyemiyorduysa da, "kağıt üzerinde" veya yasal olarak, kadınlar için bir güvenceydi.
Bu sözleşmenin feshedilmesi, artık, kadınlara "başınızın çaresine bakın" veya erkeklere de "ne isterseniz yapın" demek gibi oldu. Kadınları erkeklerini inisiyatifine ve vicdanına terk etti.
Yasalarda bu konuda bazı maddelerin olması bu gerçeği değiştirmiyor.
Daha da önemlisi, "İstanbul Sözleşmesi" psikolojik bir eşikti.
Kadına hak ve özgürlüklerini hatırlatan, özgüvenini ve toplumsal-siyasi baskıya karşı direnme iradesini büyüten bir garantiydi.
Bazı uç örnekler veya görüntüler, bu gerçeği değiştirmez.
Elbette, bir sözleşmenin feshedilmesi ile, kadınların şimdiye kadarki kazanımları çöpe gitmez. Kadınlar sinmez. Eşit, özgür bir yaşam mücadelesi bitmez...
Kimse tarihin tekerleğini geriye döndüremez. Kadını artık "ev"e hapsedemez, ikinci sınıf insan muamelesi yapamaz.
Bugün Türkiye'nin bir çok ilinde "istanbul Sözleşmesi"nin feshedilmesine karşı kadınlar seslerini yükseltecekler. Mesela:
* İstanbul'da, saat 17:00'da, Kadıköy-Beşiktaş iskelesi önünde,
* Ankara'da, saat 17:30'da, Çankaya Belediyesi önünde,
* İzmir'de, saat 16:00'da, Alsancak, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde,
* Adana'da, 17:00'da, Atatürk Parkında,
* Eskişehir'de, saat 14:00'da, Kanatlı AVM önünde,
* Mersin'de, saat 18:00'da, Kushimato Meydanında,
* Hatay'da, saat 17:00'da Köprübaşı'nda...
Sadece kadınlar değil, eminim, "daha güzel, eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye isteyen herkes" sesini yükseltecektir.
Ben tabii ki orada olacağım...