Uzun bir süredir etnik-ulusal kimliğimizle örgütlenmeliyiz diyor, bunun nedenlerini anlatıyoruz. Çünkü Çerkes halkının etnik-ulusal kimliği ile örgütlenmesi, tarihi, coğrafi, siyasi haklarını talep etmesi ve kazanması için geçilmesi gereken çok önemli bir aşamadır.
Şimdi önümüzde yine çok önemli bir sınav var: 2021 Nüfus Sayımı.
Önemli, çünkü RF'nda nüfus sayımında insanlara hangi ulusa-etnik kimliğe ait oldukları da soruluyor. Ve Rusya Federasyonu anayasası, her etnik-ulusal topluluğa tek bir siyasi birimde yaşama, birleşme hakkı tanıyor. Bu nedenle çalışmalara başladık.
Çerkesin geçmişte ve bugün yaşadığı her yerde, „biz Çerkesiz, biz Adığeyiz“ diye haykırmaya hazırlanıyoruz.
Çerkes halkının vatanımızda "Adıgeyli", "Kabardeyli", "Çerkes" veya "Shapsugh" diye bölünmesi, bu kimlikler üzerinde siyasi kurumların ( Cumhuriyetlerin ) örgütlenmesi SSCB'nin yanlış bir politikasıydı.
Diasporadaki „Bütün Kuzey Kafkas Halkları Çerkestir“ söylemi ise ( bu söylem, ihtiyaca göre, bazen Adığe-Abaza; bazen Adığe-Abaza-Ubıh; bazen de Adığe-Abaza-Ubıh-Oset... oluyor ) Fahri ( Huvaj ) Abi’nin de bir röportajında dile getirdiği gibi bir projeydi.
Milyonlarca Kuzey Kafkasyalıyı asimile etti.
Buna rağmen derdimiz bu projenin sahiplerinden ve/veya uygulayıcılarından hesap sormak değil; „sağ“ kalanlarla toparlanmak ve geleceğe yürümek.
Bizim söylemlerimiz çok nettir:
Uluslaşamayan, başka ulusların içinde dağınık olarak yaşayan bütün etnik topluluklar ve ulusal azınlıklar önünde sonunda yok olacaklar. Bu nedenle böyle toplulukların öncelikli görevi, kendi kimliklerini, dillerini, vatanlarını ve geleceklerini örgütlemektir.
Uluslaşmak, ulus olmaktır. Ve ulus olmanın şartları bellidir: Ortak bir dile, vatana, ekonomiye, tarihe ve gelecek ülküsüne sahip olmak.
Bu nedenle uluslaşma sürecinde olan etnik-ulusal topluluklar kimlik bilincini ve toplulukta bu kimliğe aidiyeti güçlendirmeye… bir dili ( anadilini ) konuşmaya ve günlük yaşamda, bilimde, felsefede, sanatta, edebiyatta… bu dili hakim kılmaya… topluluk üyelerine tarih bilinci vermeye… kendilerini diğer insan topluluklarından farklı kılan, toplumsal yaşamı örgütlemeye yarayan geleneksel-kültürel değerleri korumaya… bir etnik topluluk veya ulus olarak birlikte yaşama inancını, iradesini ve vizyonunu büyütmeye… ve bir yaşam alanını, yani vatanı tanımlamaya ve örgütlemeye çalışırlar.
Biz de bunu yapmaya çalışıyor, bütün kurumlarımızın ve derneklerimizin bu bilinçle yeniden örgütlenmesini istiyoruz.
Bu bir milliyetçilik midir? Evet milliyetçiliktir, Çerkes milliyetçiliğidir. Ama milliyetçilik de zaten uluslaşmanın ideolojidir.
Milliyetçiliği reddeden bir topluluk uluslaşmayı reddediyor; dolayısıyla kendisini hayatın akışına bırakıyor demektir.
Bu hayatın akışı onu asimile edecektir.
Ama ırkçılık değildir, faşizm değildir, ezen ulus milliyetçiliği demek olan şövenizm hiç değildir.
„Bir etnik kimliğin tek başına uluslaşması mümkün değildir. Uluslaşmak için birden çok etnik topluluk bir araya gelmelidir“ söylemi uyduruktur. Tarihin akışına göre tek bir etnik topluluk da ( Alman tipi ), birden çok etnik topluluk birlikte ( Fransa tipi- coğrafya veya vatandaşlık eksenli ) de uluslaşabilir. Buna şartlar karar verir.
Biz, tarihin ve şartların bize Alman tipi uluslaşmanın kapısını açtığına, bütün Kuzey Kafkas Halklarının kendi etnik kimlikleri ile örgütlenmeleri-uluslaşmaları gerektiğine inanıyoruz.
Birlik, geleceğin bir sorunudur.
Bunları söylerken ne kendimizi, övüyoruz; ne de diğer kimlikleri veya halkları daha değersiz görüyoruz. Tam tersine, bütün etnik kimlikler, diller, kültürler değerlidir, yaşatılmalıdır.
Kurumlarımızın çoğunun hala „bütün Kuzey Kafkas Halkları Çerkestir“ anlayışına-projesine uygun olarak örgütlendiğinin farkındayız. Ama artık hepimizin şu veya bu biçimde vatanla ilişkisi var, kimimiz gitti oradaki siyasi ilişkileri ve yaşamı yerinde gördü: Kuzey Kafkasya’da Çerkes "Adığe"dir.
Ve kişisel olarak vatana dönmeyeceksek bile, ilkemiz olduğunu iddia ettiğimiz "yüzünü vatana dönme"nin asgari şartı, diaspora Çerkeslerine vatandaki bu gerçekliği anlatmak ve "diaspora gerçekliği" diyerek uyduruk tanımlar yapmak yerine, diasporayı vatanımızdaki bu gerçekliğe göre örgütlemektir.
"Diaspora gerçekliği" denilen şey, aslında Türkiyelileşmek; Çerkes kimliğinden ve vatanında uzaklaşmak, asimile olmaktır. Elbette herkes istediği gibi yaşar, istediği "şey" olur, ama kimsenin etnik-ulusal kimliğimizi "kendi gerçekliği"ne uydurma hakkı yoktur.
Biz göçmen değil, hala, diasporaysak eğer; vatan bilincimiz ve vatana dönüş özlemimiz olmalı; kendimizi vatandaki gerçekliğe ve vatanın ihtiyaçlarına göre örgütlemeliyiz. Çünkü Çerkes ulusal mücadelesinin siyasi merkezi vatan Çerkesya'dır.
Bu konuları çok konuştuk. Herkesin herşeyi bildiğinden eminim. Ama Rusya Federasyonu'ndaki 2021 Nüfus Sayımı'na da bir şey kalmadı. Ve diaspora örgütleri hala bu konuda bir tavır belirlemedi.
Evet, "aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık" durumu var bazıları için. Ama artık bu garip duruma bir son verme zamanı geldi.
Herkes bulunduğu yerde ve kurumda bu gerçekleri anlatmalı ve nüfus sayımında, vatan ile diaspora tek ses tek yürek olmalıdır.
Herşey Çerkes Ulusu İçin!
Herşey ÇERKESYA İçin!