#187 Ekleme Tarihi 13/10/2015 07:03:14
21 Şubat 2011 Pazartesi Saat 00:47
Bir zamanlar “Çerkeslerin bir hak-hukuk talebi yok” diyor, bunu “bizde istemek ayıptır, Xabzelerimize uymaz” diye gerekçelendiriyorduk.
Sonra demokrat olduk. Ama “demokrasi için mücadele eden değil, demokratik güçlerin bedeller ödeyerek açtıkları kapıdan içeri sızmaya çalışan, trenin son va;nunda ‘lütfen’ oturan demokratlar”dan. Bunu da herkese “biz anavatanımıza lazımız, burada iyi ilişkileri bozmamak lazım” diye yutturmaya çalıştık.
Son numaramız, “biz kendimiz için birşey istiyorsak namerdiz. Herkese ne veriyorsanız, bize de onu verin” demek oldu. Elbette bunun da bir gerekçesi vardı: “Biz” demek, milliyetçilik, hatta ırkçılık ve başkalarını “ötekileştirmek” olurdu! Biz, “Biz” demeden “Bizim için” istemeliydik?
Ama hayatın akışını durduramadık ve sonunda istemenin ayıp olduğu masalını, inşallah bir daha hortlayamacacağı kadar derine gömdüğümüz; “Biz Çerkesler” ve “Çerkes Hakları” diyebilen insanların ortaya çıktığı, seslerini yükselttikleri bugünlere geldik!
Çok daha güzel günlerin de geleceğinden kuşku duymuyorum.
Daha yolun; yani “Çerkesleşme”nin başındayız. “Biz Çerkesiz” dedikçe eksiklerimizi, ihtiyaçlarımızı ve bunların önündeki engelleri daha iyi görecek; taleplerimizi şekillendirebilecek ve üzerinde yaşadığımız bütün özürlü demokrasi bahçelerine bizzat hayatın ve mücadelenin içerisinde “Çerkes Çiçeği”ni ekeceğiz.
“Çerkes Hakları İnisiyatifi” 13 Mart’ta Ankara’da “Anadilimiz ve Kimliğimiz” için bir yürüyüş ve miting örgütleme kararı aldı.
Elbette şimdi “bunlar da nereden çıktı?” veya “kim bunlar?” diye soranlar olacak. Veya ÇHİ’nin kamuoyuna yaptığı duyuruyu didik didik edecek; eğrisini doğrusunu tartışacak; şu kelime bu anlama gelir, bu söz bizlere yakışmaz vs diyecekler çıkacak. Sonra, kendi açılarından gördükleri veya buldukları yanlışları dile getirecek, “doğrusu böyle olmalıydı” diye anlatacaklar... O güzeller güzeli “Ada”yı tarif edecekler. Veya kaşları, gözleri, yanakları ve pamuk elleri ile “hayallerin sultanı”nı!
Kimileri iyi niyetli olduklarını, eleştirileri de “etkinliğin daha iyi olması için” yaptıklarını iddaa edecekler. Dünyanın hiçbir yerinde kararı alınan, katılınması düşünülen bir eylemin, eylemden önce ve kamuoyunda “eleştirilmeyeceğini”, bunun eylemden sonra olması gerektiğini unutarak...
Ve kimi kurumlar, “niye bize sormadılar bu işe başlamadan önce” diye soracaklar? 40 yıldır niye yapmadıkları, niye önümüze düşmedikleri ve bizlere öncülük yapmadıkları sorusu akıllarına gelmeyecek ama!
Çoğu unutacak son iki aydır Arap halklarının yoksulluğa, yolsuzluğa karşı daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük istemiyle ayağa kalmış olmalarını hayranlıkla izlediklerini; dakika dakika internet üzerinden arkadaşlarıyla paylaştıklarını. Bu isyandan nasıl kendilerine de bir pay çıkardıklarını veya gururlandıklarını.
Belki de o üstüne benzin döküp hem kendini, hem de Arap dünyasındaki isyan ateşini yakan Tunus’lu seyyar satıcının önceden herkesle konuşarak ve herkesin üzerinde hem fikir olduğu bir eylem yaptığını, can verirken de kimsenin itiraz edemeyeceği sloganları attığını düşünüyorlardır.
Veya o her geçen gün büyüyen eylemlere katılan milyonların; onlarca örgütün ve grubun “o an” geldiğinde bütünün parçası olmayı başardıkları için zafere ulaştıklarını bilmiyorlar!
Biz Yurtseverler böyle tartışmalara itibar etmemeliyiz.
Sitemiz “destekliyoruz, katılacağız” açıklamasını yaptığında ne bu eylemi kimlerin örgütlediğini, ne de içeriğini tam olarak bilmiyorduk. Veya herkes ne biliyorsa biz de o kadarını biliyorduk. Buna rağmen destekleyeceğimizi söyledik. Çünkü “Çerkes Hakları, Kimliği, Kültürü ve Anadili” için yapılacak her etkinliği kimin düzenlediğine bakmadan destekleriz biz. Bunu yaparken kimi sözlerin veya söylemlerin bize tam uyup uymadığına bakmayız. Çünkü bu, hiçbir zaman mümkün olmayacaktır!
Geçen 21 Mayıs’ta birlikte yürüdüğümüz insanların, grupların veya kurumların da her söylediklerine katılmıyorduk. Birçok slogan bize uymuyordu. Birlikte örgütlememiştik. Hatta basın açıklaması ile ilgili yaptığımız kimi öneriler de kabul edilmemişti. Ama buna rağmen “21 Mayıs’ta muhattabı muhattap alacak eylemler doğrudur. Biz de gücümüz neyse onunla katılacağız” dedik ve katıldık.
Keza dün Moskova’da insanlarımıza yönelik ırkçı ve faşist saldırılar gündeme geldiğinde “Tüm Cerkesyayurtseverleri.com okurlarını sorunun Ruslarla başka halklar arasında değil; Rus ırkçıları ve faşistleri ile demokratik güçler ve halklar arasında olduğunu unutmadan, provokasyona gelmeden bulundukları her yerde demokratik etkinlikler örgütlemeye veya örgütlenenlere katılmaya çağırıyoruz!” diye bir açıklama yaptık ve örgütlenen etkinliklere katıldık.
Bu tavrımızı bundan sonra da, hatta sonsuza kadar devam ettireceğiz!
Ben Yurtseverim, Çerkesyalıyım, Çerkesim diyen veya Çerkeslerin kimlik ve anadil hakkının tanınması için yapılacak etkinlikleri doğru bulan herkes, acaba neresi yanlış desem de katılmasam diye değil; 13 Mart günü Ankara’da yapılacak miting ve yürüyüşe nasıl katılabilirim, katılımı nasıl arttırabilirim diye düşünmelidir.
Evet, şimdiden başlamalıyız plan program yapmaya. Bayraklarımızı hazırlamalıyız, sonra pankartlarımızı. Eşimizi-dostumuzu ve tüm tanıdıklarımızı aramalı, onları etkinliğe katılmaya ikna etmeliyiz.
Ankara dışında yaşayanlar da otobüs tutarak veya birkaç kişi birlikte arabalarla Ankara’ya ulaşabilmeliler. Kimin katılacağı veya katılmayacağı bizi ilgilendirmemeli. Üç kişi de olsak gitmeliyiz miting alanına.
İnanın bu günü yaşayanlar, yanyana yürüyenler; “yaşasın Çerkesya” ve “yaşasın Çerkesler” sloganlarını birlikte atanlar, bir halk ve bütünün bir parçası olmayı başabilenler birbirlerini ve halkımızı daha çok sevecekler. Sevgiyi ve umudu büyütecekler.
Ve eminim bu günü asla unutmayacaklar!