Eski bir KAF FED başkanı, Jineps'le yaptığı röportajda, sanki eleştirir gibi bir dille, "toplumumuz muhafazakarlaşıyor" demişti.
Eğer bu, bir "serzeniş"tiyse haklıydı, ama yanlış yöne bakıyordu, çünkü "muhafazakarlaşma"nın motoru kendisi ve birlikte yürüdüğü arkadaşlarıydı. Ama o hiç aynaya bakmadığı için bunu göremedi, görmüyor...
Muhafazakarlaşma, kendi "kutsal" doğrusuna inanırken, başka veya farklı olan herkesi ve herşeyi ötekileştirmek ile başlar. Herkes ve herşey ya kutsaldır, ya da düşman. Heybesinde hep kutsallaştırılacak veya düşmanlaştıracak bir şey olur. Olmazsa, o bir şey bulur!
Almanya'ya 1991 yılının Aralık ayında gitmiştim. Nisan ayında üniversite senatosu için seçimler vardı. Ben yabancı öğrencilerin "İnternationale Liste"sinden adaydım.
Seçim bildirgemizdeki farklı cinsel tercihleri olanların hakları ile ilgili maddeye karşı çıktım. "Ben Almanya'ya bunun için mi geldim?" diyerek.
İranlı Macit, "Tarık, kendine biraz süre ver, önce bu toplumu biraz tanı. Biz Sol'un da muhafazakar olduğu ülkelerden geliyoruz. " dedi.
22 yıl yaşadım Avrupa'da ve başka ülkelerde. Her dinden, dilden, mezhepten... arkadaşlarım, sevdiklerim ve sevmediklerim oldu.
İyiliğin ve kötülüğün bir dine, mezhebe veya etnik kimliğe mahsus olmadığını gördüm. Daha da önemlisi, iyiliğin ve kötülüğün "göreli" olduğunu ve mesela yeni saç stilini beğenmediğim birine "ııı, o ne?" yerine, "benim tarzım değil, ama sana yakışmış" demeyi öğrendim.
Hepsinden birşeyler aldım, sanırım hepsi de benden bir şeyler aldı.
2014 yılında hastanede yatıyordum. Dünya kupası maçları vardı. O akşam Almanya finalde Arjantin ile karşılaşacaktı. Küçük bir odada maçın başlamasını beklerden, içeri en yaşlı hasta: Ursula girdi. Ben, yürümekte zorlandığım halde, ayağa kalkıp yerimi ona vermek istedim. Verdim de, ama bana da bir sandalye getirdiler.
Ursula bu tavrımdan çok etkilendi, bana nereden geldiğimi sordu. Çerkesim, dedim. "ooo, kavalyeler ülkesi" dedi. ( Almanya'da yaşlılar Çerkesleri bilirler ). Sonraki günlerde herkes o akşamı ve beni konuştu. Doktorların ve hemşirelerin bana karşı tavırları değişti...
İyiler ve kötüler, iyilik ve kötülük her toplumda var. Ama iyiliği bütün toplumlar takdir eder... Benimser, alır. Ve iyilik, ve sevmek, değiştirir, dönüştürür. Çünkü sevilmek, sevmekten daha güçlü bir duygudur.
Yıllar geçti. Tanıştığım herkesin izi kaldı kalbimde ve ruhumda.
Hiçbirini unutmam mümkün değil. Hala zaman zaman onlarla birlikte üzülüyor veya seviniyorum.
Noel de böyle bir gün.
Eminim yarın hepsi en güzel elbiselerini giyecek, sevdiklerine hediyeler alacak, bunları Noel ağacının altına yerleştirecek ve heyecanla o hediye paketlerini açıp mutlu olacaklar.
Hediyeler, şarkılar, güzel yemekler ve mutluluklar... İşte Noel bu!
Ve ben bu Noel'i seviyorum.
Mutlu Noeller!
Frohe Weihnachten!
Merry Christmas!
Hatko Schamis
23 Aralık 2024