3 Temmuz'da, Kabardey Balkar Cumhuriyeti'nin Nalchık ve Baksan şehirlerinde 5 kişi öldürüldü. Rus yetkililer ve basın, öldürülenlerin "İŞİD"çi olduklarını iddia ediyorlardı. Biz de haberi öyle verdik.
Ama Rusya'da ve Kabardey Balkar'da bu işlerin nasıl olduğunu bildiğimiz için haberi takip etmeye devam ettik. Ve bugün, 5 kişinin aslında "yargısız infaz" edildiklerini doğrulayan bilgilere ulaştık.
İlginçtir, haber camiamızda fazla bir tepki görmedi. Belki de artık kanıksıyoruz böyle haberleri... Veya bir "İŞİD"çinin ya da "terörist"in infaz edilmesi normal diye düşünüyoruz.
Dünya ciddi bir kriz içinde, hemen hemen hiç bir ülkede insanlar yaşamlarından ve düzenden memnun değil, mutlu değil.
Devletler de bunun farkında, bu nedenle insanların hak ve özgürlüklerini kullanmalarına, düşünmelerine, yazmalarına ve tepkilerini örgütlenmelerine izin vermiyorlar. Çünkü küçük bir kıvılcımın bile kısa sürede büyük bir yangına dönüşebileceğini biliyorlar.
Ve kendi hukuklarına bile uymuyor, yasadışı yöntemler kullanıyorlar.
Bir şeyleri eleştirenler, demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyenler, muhalifler... "hain", "düşman" veya "terörist" muamelesi görüyorlar. O da yetmiyor, "biz yakalıyoruz, mahkemeler bırakıyor" diyerek, işlerini mahkemelere bırakmadan kendileri "hallediyorlar".
Dövüyorlar, sahte deliller-tanıklar buluyorlar veya infaz ediyorlar.
Martin bir komplo ile tutuklandığında bu konuda çok yazdık. Martin'in suçsuz olduğunu, bırakın uyuşturucu kullanmayı sigara bile içmediğini biliyorduk. Bu nedenle, sadece Martin'in beraat etmesini değil; komplocuların da yargılanması istedik.
Kamuoyunda tepkinin büyümesi nedeniyle, Martin'e bir daha hapishaneye girmeyeceği kadar bir ceza verdiler. Ama böylece, hem Martin "suçlu" damgası yedi hem de komplocular aklandı.
Ve sistem, işini yapmaya devam ediyor...
Kabardey Balkar, Rusya Federasyonu'nda ekonomik sorunların en büyük olduğu Cumhuriyetlerden biri. Yolsuzluk ve işsizlik var.
Son 25 yılda neredeyse 150 bin genç iş bulabilmek için başka şehirlere göç etti. Ama birileri karun kadar zengin...
Buna ek olarak, Kabardey Balkar Cumhuriyeti'nin Çerkes gençleri ulusal sorunlara duyarlı ve bilinçliler.
Devlet, bu ekonomik-siyasi sorunları çözemiyor, yasal ve yasadışı yöntemleri kullanarak bastırıyor.
Bir de yozlaşmış bürokratlar ve güvenlik güçleri var... Bunlar, Moskova'nın "terörle mücadele ödeneği"nden yararlanmak ve ölü veya diri yakaladıkları "terörist" başına prim almaya devam etmek için arada sırada "anti terör" operasyonları düzenliyor, "terörist" yakalıyorlar! Kimi zaman "Çerkes milliyetçileri" kimi zaman da islamcılar "terörist" ilan edilip dövülüyor veya öldürülüyorlar.
2005 yılından beri yaklaşık olarak 500 genç, hemen hepsi Çerkes, böyle öldürülmüş. Hep "çatışmada öldürüldü" dediler, ama çoğunun "yargısız infaz" olduğu çıktı ortaya, daha sonra.
3 Temmuz'daki gibi...
4 Temmuz'da sosyal medyaya düşen haberlere göre bu 5 "İŞİD"li genç güvenlik güçlerinin "teslim ol" çağrılarına silahla karşılık vermiş ve çıkan çatışmada öldürülmüşlerdi.
FSB, terörle mücadele operasyonu yapmış, "camileri bombalamayı planlayan" beş kişilik iki IŞİD grubunu ortadan kaldırmıştı.
Basına ve sosyal medyaya sızan fotoğraflarda ve videoda harabeye dönmüş bir dağ evi ve hepsi yüzükoyun yatan cesetler vardı.
"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" misali, bu sefer de öyle oldu ve 2 gündür öldürenlerin yakınları, tanıklar, insan hakları aktivistleri ve avukatlar başka şeyler anlatıyorlar.
Mesela gazeteci Nadezhda Kevorkova, öldürülenlerin beşinin de -Khasanbi Kupsergenov, Anzor Barazov, Arsen Mendokhov, Mamaz Chikhradze ve Khasan Shogenov- operasyondan önce kaçırıldıklarını ve işkence gördüklerini açıkladı.
Anzor Barazov, 1985 doğumlu, 1 Temmuz'da Nalchık'ın Kenje mahallesindeki bir camiden, yatsı namazından sonra kaçırılmış.
2 Temmuz sabahı saat 3.30'da kendisini arayan eşi, "telefonu kapalıydı" diyor. Ama o gün başvurduğu bütün güvenlik güçleri ona ellerinde böyle bir kişinin olmadığını söylemiş.
Bir gün sonra, eşinin cesedini teşhis etmesi için çağrılmış. Eşi, Anzor'un vücudunda herhangi bir kurşun yarası izine rastlamamış. Ama işkence izleri görmüş. "Dövülerek öldürülmüş" diyor.
Tamaz Chikhradze, o gün 43 yaşına girmiş. Evliymiş. İnşaat işçisi olarak çalışıyormuş, fayans ustasıymış. 1 Temmuz'da işte çalışırken aniden ortadan kaybolmuş, yani kaçırılmış.
Tanınmayacak kadar işkence görmüş. Vücudunun her tarafı kızgın üçgen demir izleriyle doluymuş. Bacakları elektrik şoku işkencesinden maviye dönmüş.
1984 doğumlu Khasanbi Kupsergenov'a, 2 Temmuz sabahı, erken saatlerde, kimliği-plakası belirsiz bir araba yanaşmış, zorla arabaya bindirilmiş ve araba bilinmeyen bir yöne doğru uzaklaşmış.
Khasanbi, 13 Ekim 2005'te Nalchık'ta yaşanan olaylar sırasında 21 yaşındaymış ve o gün Pyatigorsk'ta okuyormuş. Hem tanıklar var, hem de enstitüden gelen resmi belgeler.
Ama mahkeme, tanıkları ve belgeleri görmezden gelerek, gördüğü işkencelere rağmen ifade vermeyen Khasanbi'yi müebbet hapse mahkum etmiş. Khasanbi, hapiste 13,5 yıl yatmış.
2019'da 35 yaşında serbest bırakılmış ve başka 20 kişiyle AİHM'e başvurmuş. AHİM'in kararı yakında açıklanacaktı, diyorlar.
Asker Mendokhov, 1991 yılında doğmuş. 1 Temmuz günü, akşam saat 6:00 sularında Nalchık'taki evinden çağrılmış.
İnsanlar “memurların” Asker'in başını nasıl eğdiklerini ve arabaya sürüklediklerini görmüşler. Kilisenin yakınında gerçekleşmiş kaçırma olayı. Telefonu 2 Temmuz günü, sabah 10'a kadar çalışmış. Saat 10'dan sonra kapanmış ve artık aramalara cevap vermemiş.
Operasyondan sonra kimlik tespiti için davet edilen karısı, kocasının yüzünün parçalandığını, onu vücudundan tanıyabildiğini söylüyor. Kafası şişmiş ve morarmış, çenesi kırılmış, midesinde ve alnında iki kurşun yarası varmış.
Asker de bir inşaat işçisiymiş. Geriye bir anne, engelli bir erkek kardeş, bir eş ve altı çocuk kalmış. En küçük kızı daha 4 aylıkmış.
Öldürülen beşinci kişi, üç çocuk babası Khasan Shogenov. Henüz hakkında yeterince bilgi alamadım...
Cesetlerin ailelerine işkence ve kaçırılma ile ilgili dava açılmasını talep etmeyeceklerini kabul etmeleri üzerine verildiği söyleniyor, ama bunu da daha teyit edemedim.
Videolardan izlediğim kadarıyla cenazelerine büyük kalabalıklar katıldı. Her cenazeye bir kaç bin kişinin katıldığı söyleniyor.
İnsanlar o kadar öfkeli ve hava o kadar gerginmiş ki, Kabardey Balkar Müftüsü, yetkililerden operasyon ile ilgili kamuoyunu aydınlatacak, tatmin edici bir açıklama yapmalarını istemiş.
Bunları duyduğumda ve okuduğumda çok üzüldüm ve kızdım. Çünkü, siyasi düşüncesi veya inancı ne olursa olsun herkesin yasal hak ve özgürlükleri olduğuna inanıyorum.
Düşüncelerine katılmıyorum, hayata onlar gibi bakmıyorum; ama böyle kaçırılarak işkence görmelerini ve yargısız infaz edilmelerini içime sindiremiyorum.
Çerkesya'da hukuk, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü olmalı.
Çerkes halkına yakışan da bu!
Eğer vatanımızda ve dünyada böyle insanlık dışı suçların işlenmesini istemiyorsak, bu suçlara karşı, bir toplumsal bilinç yaratmalı, tepki göstermeli ve suçluların cezalandırılmasını istemeliyiz.