Rusya Federasyonu, Ukrayna’da 7 aydır savaşıyor, ama istediği sonuçlara ulaşamadı. Ve Batı, yavaş yavaş; Rusya’nın tepkilerini ölçerek attığı adımlarla savaşa daha çok müdahil oldu.
Rusya, Ukrayna’da Batı ile savaşacağını biliyordu, ama “ulus değil, devlet değil” diyerek ‘Ukraynalı’ ulusal kimliğini-gücünü küçümsedi.
Ve nükleer savaş tehdidinin Batı’yı durduracağını; Rusya’nın doğal gazına-petrolüne bağımlı ülkelerin ve bu ülkelerin refah içinde yaşayan halklarının bir ( nükleer ) savaşa izin vermeyeceğini sandı.
Ama öyle olmadı.
Batı, Rusya’yı sıradan insanların gözünde şeytanlaştırmayı başardı. Ve hem savaş hem ülkelerini bu saldırgan “şeytan”a karşı savunan Ukraynalı güçler, hatta Azovcu ve Banderacı faşistler bile meşrulaştı.
Rusya nükleer silahlarını kullanabilir mi? Kullanamaz, çünkü füzeleri daha havadayken, hedef alınan ülkelerin füzeleri de ateşlenir ve savaşa giren ülkelerin hepsi harap olur.
Ve böyle bir savaştan kaçınmak için Sovyetler Birliği’nin dahi dağılmasına izin veren Rusya derin devleti buna izin vermez.
Bu nedenle, Rusya Federasyonu savaşı konvansiyonel silahlarla kazanmak için “kısmi seferberlik” ilan etti.
Ama bu ilan, şimdiye kadar kamuoyuna söylenen yalanları da ifşa etti: Bu bir “özel operasyon” falan değil; binlerce gencin hayatını kaybettiği bir savaş! Ve Rusya Federasyonu’nun savaştaki kayıpları kamuoyuna açıklanan 9500’den çok daha fazla.
KavkazUzel, dün, 222’si Dağıstan’dan olmak üzere, sadece Kuzey ( 492 ) ve Güney ( 266 ) Kafkasya’dan en az 758 gencin Ukrayna’da hayatlarını kaybettiklerinin yetkililer tarafından açıklandığını yazdı. Batı kaynakları Rusya’nın kayıplarının 40 bini geçtiğini söylüyorlar.
Bu nedenle Rusya Federasyonu halkları öfkeli.
Bir kısmı ülkeyi terk ediyor, bir kısmı “savaşa ve seferberliğe hayır” sloganları ile sokaklara döküldü.
3 gündür, her gün 1000’den fazla insan gözaltına alındığı halde, Rusya Federasyonu’nun birçok şehrinde savaş ve seferberlik karşıtı gösteriler düzenleniyor.
Bunlar belki savaşı durdurmaya yetmez, ama öfke birikiyor.
Bu savaşın Batı tarafından kışkırtıldığından ve 2014 yılından beri hazırlandığından kuşku duymuyorum. Zaten artık kendileri de itiraf ediyorlar. Ama Rusya, Ukrayna’ya girerek savaşı başlatan taraf oldu.
Ekonomik ve askeri gücü savaşı kazanmaya yetebilir, ama askeri olarak hedeflerine ulaşsa da, politik olarak savaşı kaybedeceğine ve savaştan sonra Rusya’nın değişeceğine inanıyorum.
Tutucu-köylü-yoksul ve dünya ile daha az iletişimi olan kesimlere yaslanan ve son yıllarda siyasi-kültürel hak ve özgürlükleri kısıtlandığı için geleceklerinden kaygı duyan Rus olmayan halkların desteğini yitiren bu rejimin geleceği yok.
Biz Çerkesler kendimizi bu geleceğe hazırlamalıyız. Ama bu, “savaşı kazanan-kazanacak tarafta olalım, biz de savaşalım” demek değildir.
Çerkesler, sonucuna etkisinin olmadığı-olmayacağı bir savaşa girmemeli, taraf olmamalıdır.
Yapmamız gereken, varlığımızın garantisi olabilecek vatanı: Çerkesya’yı anlatmak ve Çerkes halkının vatanda birliğini talep etmektir.
Bunu ne kadar güçlü anlatırsak, savaşı kazananların bu talebimizi dikkate almaları o kadar mümkün olacaktır.
Bunu yaparken, vatanımızın Rusya Federasyonu sınırları içerisinde olduğunu ve diaspora Çerkeslerinin vatanla ilişkilerinin zarar görmemesi gerektiğini akıldan çıkarmamalıyız.
Diaspora örgütleri, özellikle kurumlarımız bu konuda daha dikkatli, daha diplomatik olmalılar. Bir aktivist gibi düşünme ve davranma, her şeyi, her doğruyu söyleme hakları yok.
Doğru olan, Çerkes halkının çıkarına olandır.
Ve bugün Çerkes halkının çıkarına olan, diaspora ile vatanda yaşayan Çerkesler arasında güçlü bağların ve ilişkilerin olmasıdır.
Bazılarının “vatanı seviyoruz, ama Rusya’ya karşıyız” söyleminin, pratikte karşılığı yoktur. Çünkü vatan, Rusya Federasyonu’ndadır.
Yani her günahın keçisi DÇB veya Hauti değil. Ve DÇB başkanı Hauti değil, başka birisi olsaydı o davetiyeler yine iptal edilirdi.
Bu nedenle, bugün vatanla ilişkileri korumak ve/veya güçlendirmek isteyenlerin “Rusya karşıtı” olma hakları yoktur. Neyi ne zaman söyleyeceklerini bilmeli, her söyleyeceklerini iyi tartmalılar.
Son olarak, seferberlik kapsamına girenler hariç, yurtseverler Rusya’yı-Çerkesya’yı terk etmemeli; bu zor günlerde Çerkes halkının yanında, içinde olmalılar.
Hatko Schamis
25 Eylül 2022