#288 Ekleme Tarihi 16/10/2015 08:26:06
14 Şubat 2015 Cumartesi
Türkiye seçim havasına girdi. Türkiye Çerkesleri de! Bu da doğal tabii. İçinde yaşadığımız bir ülkede olup bitenden kendimizi soyutlamamız mümkün değil. "Gezi süreci"nde de soyutlayamazdık, şimdi de soyutlayamayız. Önemli olan, kraldan çok kralcı olmamak, bu süreçlere kendi kimliklerimizle ve taleplerimizle katılmaktır.
Dün Gezi sürecinde "uzak duralım" diyenlerin samimi olmadıklarını düşünmüştüm. İşte seçimlerden uzak durmuyor, hatta en önde yürüyorlar. Demek ki, siyasi duruşlarına uymadığında "uzak duruyor", uyduğunda içinde olmak için bir bahane buluyorlar.
Biz "orta yol"cuyuz. Hiç bir siyasi örgütle veya partiyle organik bağımız yok. Kendimizi Türkiye'nin sağında veya solunda tanımlamayız. Sağın da solun da doğru ve yanlışları olabilir. Ön yargısızca doğruları destekler, yanlışları da eleştiririz.
Ne AKP'ye, ne CHP'ye ne başka bir siyasi örgütlenmeye körü körüne destek de vermeyiz, karşı da olmayız. Çerkes halkının çıkarına oldu mu ama, saf tutmakta sakınca görmeyiz.
Bu nedenle sağdan da soldan da eleştirenler olur bizi. Ama asıl yanlış olan, "sağda ve solda saf tutmak"tır. Çerkes halkının çıkarlarını bu sağ veya sol çizgilere uydurmaya çalışmaktır.
Keza bizim ne Türkiye'de ne de başka bir ülkede politik kariyer yapma gibi bir planımız yok. Ekonomik kaygılarımız yok. Sırtımızda kimsenin küfesini taşımıyoruz. Gerekirse hepsine ve herkese "canınız cehenneme" deriz.
İçinde yaşadığımız ülkelerin siyasi süreçlerine katılmak, derdimizi bu ülkelerin en üst organlarında dile getirebilmek önemlidir. Parlemento da bu organlardan biridir. Bu nedenle seçimlere ve parlementoya girmek önemlidir. Yararı olabilir...
Ama bu süreçler ve veya kurumlar, bizim hiçbir şey yapmamıza veya söylememize gerek bıraktırmadan, "kendiliklerinden" bize yararlı süreçler veya kurumlar değiller. Biz, eğer yapılması gerekenleri yaparsak bu süreç ve kurumlar lehimize işlerler.
Burada iki şey önemli:
1-Eğer bir sürece katılmaya karar vermişsek, bize bu sürecin ne getirip ne götüreceğini, taleplerimizi, izleyeceğimiz yol ve yöntemi, yani programımızı açık açık kamuoyuna anlatmalı, bu programa destek istemeliyiz. Kara kaşımıza ve kara gözümüze değil.
Orta Çağda yaşamıyoruz. Aşiret ilişkileri değil bizim ilişkilerimiz. Çerkeslik de kanla genle falan alakalı değil. Çerkes olup da olmadık, hatta zararlı tavırlar geliştiren onca insan var. Yani "Çerkes olmak" yeterli değil. "Çerkes halkı için olmak" gerekiyor.
2- Eğer sürece bir örgütlenme, parti veya kurumun parçası olarak katılacaksak, o zaman bizim planımız programımız, iyi niyetimiz, vaatlerimiz yeterli olmaz. Çünkü bu örgütlerin, partilerin veya kurumların da programları, organları falan var. Bizim programımız bu kurumların programları ile örtüşmeli, en azından çelişmemeli.
Biz seçimlere böyle bakıyoruz. Ve kim ne istiyor, ne vaadediyor görmek istiyoruz. Uyarsa destekleriz. Bir Çerkesi, "Çerkes halkı için olacak", Çerkes halkı için çalışacak birini desteklemekten imtina etmeyiz.
Ama önce bizim için çalışacaklarını söyleyenler kendilerini ve eğer herhangi bir örgüt veya parti ile birlikte hareket edeceklerse, o zaman bu örgüt veya partinin Çerkesler için ne düşündüklerini anlatmalılar. Kimse bize "Çerkes abimizi destekleyelim" diye gelmemeli. Çerkes halkının omuzlarına çöken çok "abi" gördü bu halk.
Seçimlerle ilgili tavır belirlemiş olan arkadaşlar, kendileri gibi düşünmediğimiz için Türkiye'de ne olup bittiği ile ilgilenmediğimizi sanıyorlar, ama doğru değil bu. Sürecin içindeyiz. Yukarıda anlattığım ilkeler çerçevesinde...
Ve bizim kendi gündemimiz var. 21 Mayıs. "21 Mayıs'ta Çerkesya'dayım" etkinliği. Bu etkinliği de "sağ"dan "sol"dan eleştirenler var. Birileri bu etkinliğin Rusçuluk olduğunu iddia ediyor. Sanki Rusya bizim vatanla bağ kurmamızı istiyormuş gibi. Birileri de "Rusya'yı yıkmaya geliyoruz" havası yaymaya çalışıyor.
Ama bizi bilen biliyor. Ne RF düşmanıyız, ne de "RF'nda herşey güllük gülistanlık" deriz. RF'nu eleştirilerimizin kırmızı çizgisi, bu eleştirilerin "düşmanlık" boyutu almasıdır. Orada dur deriz! Vatan ile ilişkilerimizin sınırı ise, anti demokratik uygulamalardır. Çünkü RF'nun demokratikleşmesinin hem vatanımızda olumlu gelişmelerin önünü açacağına, hem de diaspora ile vatan arasındaki ilişkilerin güçlenmesine yarayacağına inanıyoruz.
Elbette yapıcı uyarıları dikkate alıyoruz. Ama biz 40 yıl, hatta 2 yıl öncesine değil; bu güne ve geleceğe bakıyoruz. Ve bugün Çerkes halkının önceliği, vatan ile güçlü bağlar kurmak; mümkünse vatana dönmek, dönebilecek insanları desteklemek; yani dönüşü örgütlemek; bunu yaparken şimdiye kadar ki kazanımlarını korumak ve geliştirmektir.
"Biz bu sene Çerkesya'dayız" dedik. Gideceğiz de!
Gelemeyecek arkadaşlarımız şimdiye kadar 21 Mayıs ile ilgili etkinliklere nasıl katılmışsak öyle katılacaklar. Ama biz bütün gücümüzle vatana gitmeye çalışacağız. Sadece bu sene değil, her sene!
Çünkü eğer vatanımızda bizim istediğimiz olumlu gelişmeler olmuyorsa, bundan diaspora da sorumludur. Hatta belki de en çok biz sorumluyuz. Bu nedenle vatanımızı sevdiğimizi, sahiplendiğimizi, vatanımızla güçlü bağlar kurmak istediğimizi, orada yaşamak istediğimizi göstermeliyiz. Bu irade ortaya çıkarsa, vatanımız da buna ilgisiz kalmayacak, olumlu adımlar atılabilecektir.
Bazılarımız kabul etmek istemeseler de, biz vatanımıza bu ilgiyi göstermezsek, oturduğumuz yerden "orada niye bu yasalar var" dememizin de bir anlamı yok. Çünkü eminim vatanımızda yaşayanlar da "vatanınıza ilginiz yok. O zaman bırakın da buradaki şartlar bizim için neye izin veriyorsa biz de onlarla ilgilenelim" diye düşünürler. Buna da hakları var. Hayata geçirilemeyecek yasal değişiklikler için niye mücadele etsinler?
Hani derler ya: "Ne s... ki avucuma, ne süreyim yüzüne?" diye...
İşte bu düşüncelerle "21 Mayıs'ta Çerkesya'dayız" diyoruz. Vatanımızı görmeye, havasını solumaya, kucaklaşmaya, vatan ve halk sevgimizi büyütmeye gidiyoruz. Yurtseverlik de zaten "vatanı ve üzerinde yaşayan halkı sevmek" değil mi?
Ve herkesi: Bütün kurumlarımızı ve derneklerimizi bu etkinliğe katılmaya, gelebilecek olanları örgütlemeye, 21 Mayıs'ta Çerkesya'ya gelmek isteyip de imkanları buna elvermeyenleri maddi olarak desteklemeye çağırıyoruz.
Etkinliğe katılacak veya destek verecek arkadaşlar da lütfen etkinliğimizin ruhuna uygun olmayan paylaşımlar yapmasın, etkinliği manipule etmeye çalışanların eline koz vermesin ve gereksiz polemiklerden kaçınsın.
Etkinlikle ilgili programı ve olası masrafları haftaya açıklayacağız. Netleşmeyen bir iki konu daha var. Ama 21 Mayıs'ta Çerkesya'ya gitmek isteyen herkes pasaportlarını hazırlasın.
Kimsenin kuşkusu olmasın: kamuoyuna açıkladığımız program çerçevesinde oraya gidecek, sevip sevilecek ve sağ salim, vatan sevgimiz daha da büyümüş olarak geri döneceğiz.
İnşallah bu adımımız bazılarımız için "vatana dönüş" yolunda atılmış bir adım olacak…