28 Ocak 2015 Çarşamba
Yavaş yavaş seçim atmosferine giriyoruz. Aday adayları belirleniyor, mitingler planlanıyor... Sanırım sonuçları itibarı ile Türkiye için önemli bir seçim olacak.
Ben şimdiye kadar oy hiç kullanmadım. Çünkü seçimlerle sistemin değiştirilemeyeceğine inanıyorum.
Eğer değiştirilebilecek olsaydı, eminim seçimleri de yasaklarlardı.
Ama bu seçimlerde sandığa gideceğim. Birşeyleri değiştirmek için değil; gidişattan memnun olmadığımı sandıkta göstermek için.
Çerkesler şimdiye kadar hiçbir seçimde "etnik-ulusal" bir topluluk olarak tavır almadılar. Çünkü böyle bir tavır alacak ne örgütlülükleri var, ne de politik bilinçleri.
Biz, Türkiye'nin siyasi haritasının bir parçasıyız. Kimimiz sağda, kimimiz solda, orada burada politika yapıyoruz. Bu nedenle ulusal tavır almamız mümkün olmuyor, kurumlarımız tavır belirleyemiyor. Belirleseler Çerkes toplumu üzerinde bir etkisinin olmayacağını biliyorlar.
Seçimlere sanırım 80 küsür parti girecek. İsmi yasal engeller nedeniyle "Çerkes" olmasa da, bir "Çerkes Partisi" de var bunların arasında: ÇDP. Bir de tabii her seçimde olduğu gibi bağımsız adaylar...
Seçimler boyunca toplumda politik duyarlılık ve propaganda yapma, topluma derdini anlatma olanakları artar. Hatta sanırım partilerin, devletin bazı imkanlarından da yararlanma şansları var.
Çerkesler olarak en doğrusu, bir Çerkes Halk Kongresi toplamak, bu kongrede ortak tavır/talepler belirlemek ve bu talepleri kamuoyuna duyurmaktır. Böylece bu taleplere hangi siyasi örgütler veya partiler destek verecek, sahip çıkacak ise bu örgütleri, partileri veya tek tek kişileri desteklemek ve kamuoyunu "Çerkesler ne istiyor?" konusunda bilgilendirmek mümkün olur.
Ama büyük ihtimal bunu yapmayacağız...
Çünkü biz, her gün vatanımızı-milletimizi ne kadar çok sevdiğimizi anlatsak da, hala Türkiye'nin "sağ"ına veya "sol"una; şu veya bu siyasal örgütlenmesine "ait"iz veya angajeyiz. Çerkes sorunlarını Türkiye'nin siyasal platformlarına değil; Türkiye'nin siyasal sorunlarını ve politik tercihlerini kurumlarımıza ve toplumumuza taşıma eksenli çalışırız. Ve bir Çerkes Halk Kongresi'nde, angaje olduğumuz siyasi örgütlenmeye destek verilme kararının çıkmama ihtimali olduğu için, "ortak tavır" belirlemeye çalışmak işimize gelmez.
Yani bu seçimde de biz büyük ihtimal yine şu veya bu partide boy gösterecek, bunu da "seçilirsem, Çerkes sorunlarını partime ve meclise taşıyacağım; vatanım-milletim için çalışacağım" diye meşrulaştırmaya çalışacağız.
Halbuki siyasal örgütlenmelerin, partilerin belli ilkeleri, projeleri vardır. Kimse bunları kara kaşınıza, kara gözünüze değiştirmez. Değiştirmeye çalışanı tasfiye eder. Yıllardır, bu partilere, örgütlere veya meclise giren Çerkeslerin, Çerkes halkı için ciddi hiçbir adım atamamış olmalarının nedeni budur.
Öyleyse en doğrusu, seçim ortamından, sunduğu özel olanaklardan yararlanarak Çerkes halkını ve taleplerini kamuoyuna duyurmaya, toplumu bilinçlendirmeye çalışmaktır. Önceliğimiz bu olmalıdır. Ve tabii, bir Kongrede ortak tavır belirleyerek, Çerkes toplumuna gerekli olduğunda "tekvücut olabilme" yeteneğini kazandırmak.
Bunları derken, bütün partileri aynı kefeye koymuyorum elbette. Aralarında farklar var.
Eğer Çerkesler olarak ortak bir tavır belirleyemezsek, seçimlere girecek partiler arasında "Çerkes Sorunu"na en açık, bu sorunun kamuoyuna anlatılmasına en çok imkan sunan ve politik platformlarda, çıkarımıza olacak yasal değişikliklerin yapılması için çalışabilecek, demokratik parti veya partileri/adayları desteklemeliyiz.
Tahmin edersiniz ki, bunu en iyi yapabilecek olanlar önce "bağımsız adaylar", sonra da "Çerkes Partisi"dir. Her ne kadar bu partinin kurucuları arasında yer alanlardan bazıları, politik kariyerlerini başka partilerde planlamış, bu partilerden aday olabilmek için sıraya girmişlerse de!
Seçim kampanyasında ÇDP'ye mi, yoksa AKP'ye mi çalışacaklar; yok AKP'ye çalışacaklarsa, ki AKP'den aday olduklarına göre doğal olan bu, o zaman niye ÇDP'yi kurdular ve insanları nasıl ÇDP'yi desteklemeye çağıracaklar gibi sorular eminim herkesin kafasını karıştırıyor. Ama bu yaman çelişki, benim değil, onların cv'lerine yazılacak...
Seçimler dolayısıyla ortaya çıkacak bu propaganda ve kamuoyunu bilgilendirme olanaklarını "kazanım" hanesine yazdıktan sonra, bir ilerisini düşünüp, meclise girmek için de bazı ilişkiler geliştirilebilir. Ama böyle ilişkileri geliştiriken, dikkat etmemiz gereken, muhattap alacağımız ve görüşeceğimiz örgütlerin veya partilerin, özelde Çerkes sorununa, genelde ise etnik-ulusal sorunlara nasıl baktıkları olmalıdır.
Takdir edersiniz ki, bugün Türkiye'de böyle sorunlara en duyarlı olan, eğer Kürtlere karşı ön yargılarımızı yenebilirsek ittifak kurabileceğimiz ve bizi: Çerkes Sorununu meclise taşıyabilecek parti AKP değil; HDP'dir. Hatta AKP, gerek politik karakteri, gerekse işleyişi anlamında "dışarıdan teklif götürmeye" en kapalı partidir.
Bu nedenle AKP'de yer alacak Çerkeslerin, Çerkes sorunlarının partinin gündemine gelmesi için ( bu konuda samimi olduklarından, asıl dertlerinin politik kariyer yapmak olmadığından yola çıkıyorum ) "merkez"in ağzına bakmaktan ve arada sırada "Allah'a dua etmek"ten başka yapabilecekleri bir şey yok.
Bence, HDP ile bu konular görüşülmeli ve Çerkes Sorunlarını Türkiye'nin ve meclisin gündemine taşıma konusunda samimi olanlar bu partinin saflarında seçimlere girmeli ve bizim Çerkesler olarak aday gösterip, tavır geliştiremediğimiz yerlerde HDP desteklenmelidir. Çünkü Çerkesler, etnik-ulusal kimlikleri ile en rahat HDP içerisinde çalışabilirler ve Türkiye'de bize en uyan HDP'nin gelecek vizyonudur.
Ben henüz oyumu nasıl kullanacağıma karar vermedim. Çerkesya Yurtseverleri olarak bir tavır da belirlemiş değiliz. Tabii ki öncelikle Yurtseverler olarak alacağımız karara uyarım, ama şimdilik böyle düşünüyorum...