15 yıl önce başladı Suriye'deki kirli savaş. Hala devam ediyor. Nedenini çok yazdık, özetle: Küresel egemenler, yani "Batı", Ortadoğu'yu yeniden design etmeye karar vermişti. Enerji kaynaklarını ve ticaret yollarını kontrol etmek için. Bir de, İsrail'in güvenliği vardı tabii.
Binlerce katili topladılar, eğittiler ve Suriye'ye gönderdiler. Cihat yaptıklarını sanan bu katiller büyük acılar yaşattılar Suriye Halklarına. Yüzbinlercesi öldürüldü, milyonlarcası Suriye'yi terketti. Ucuz işgücü oldular, fırsatçı ahlaksız adamların 2., 3. Karısı oldular, pavyonlara ve genelevlerine düştüler, organları çalındı.
Kamuoyuna hep yalan söylediler, bazıları inandı, bazıları 'cihat' için hoşgördü...
Kirli savaş öncesinde 200 bin kadar Çerkes yaşıyordu Suriye'de. Bir kısmı başka ülkelere göç etti. 2 bin kadarı tarihi vatanımız Çerkesya'ya döndü. Ne kadarı bilmiyoruz, ama çoğu Suriye'de kaldı. Büyük zorluklar altında hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Geçen sene 7 Ekim'de Gazze'de "bir şey" oldu. Türkiye medyası ve "akil adamları", Şanlı Filistin Direnişi" olarak sattı bunu kamuoyuna.
Filistin halkına ve Filistin halkına destek veren insanlara büyük acılar yaşatan "şanlı Filistin direnişi".
Hala sağda solda patlayan bombaları, atılan füzeleri direnişin devam ettiği şeklinde pazarlıyor, duygu sömürüsü yapıyorlar.
Halbuki İsrail, hemen hemen bütün hedeflerine ulaştı: Gazze boşaldı, kuzeyi işgal edildi. Güney Lübnan harab oldu, Hizbullah Litani nehrinin kuzeyine rica edecek, ateşkesi ve ağır şartlarını kabul etti, ama hala Hizbullah bitmedi; İHA'larla, SİHA'larla, füzelerle İsrail'i vuruyor diyerek insanları gaza getiriyorlar.
İsrail hedefinin, kuzey Gazze ve Güney Lübnan'ı temizlemek, bu bölgelerdeki "zehirlenmiş" nüfusu azaltmak, Hamas, Hizbullah gibi örgütleri "kontrol edebilecek-yönetilebilecek" duruma getirmek olduğunu söylüyordu ve bunu başardı.
Hizbullah ise, "Gazze'de savaş bitmeden, ateşkes yapmayız" diyordu, ama yaptı. Gazze'de hiçbir şey normale dönmeden ateşkesi kabul etti.
Örgüt ve halk desteği bitmedi, ama savaşa devam edecek gücü, savaşçısı ve silahı bitti.
Belki bugün için herşeyi var, ama yarın için yok! Bundan sonrası bir 'intihar harbi" olur.
Şimdi sıra Suriye'de. Batı'nın ve İsrail'in istediği, lazım olduğu zaman sahaya sürdüğü Cihatçılar atağa kalktılar. İsrail'in Hizbullah ile ateşkes imzaladığı gece... Ne tesadüf!
Televizyonlar, herşeyi bilen "uzmanlar"la dolu. İnsanları manipule ediyorlar.
Biz ise yine olan biteni izliyoruz. Sessizce...
15 sene öne Suriye'de bir iç savaş başlamak üzere deyip, kamuoyunu uyarmaya, Suriye Çerkeslerini Çerkesya'ya yönlendirmeye çalıştığımızda bize "provokatör" demişlerdi.
Savaş başladığında herşey için geç kalmıştık... İnsanlarımız ya öldü ya sağa sola savruldu.
Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmek için bahanesi olan "sığınmacı" oyununa alet olup, insanlarımızı Davutoğolu'nun kiraladığı uçaklarla Türkiye'ye getirme ve Nizip'te kampa doldurma işini bile "hayatlarını kurtardık"diye anlattılar yaa, ağzım açık kaldı.
İlginçtir, aynı insanlar şimdi Çerkesleri Ukrayna için savaşmaya çağırıyorlar.
Ukrayna'da bir savaşın çıkacağını, bunun üçüncü dünya savaşının yolunu açacağını 2015 yılında yazdık. "Hazırlık yapmalıyız, bir ulusal strateji belirlemeliyiz"dedik.
Yine yalnız kaldık...
Belki de birileri isteyerek ulusal bir tavır geliştirmemizi istemiyorlar, insanlarımızı böyle daha kolay manipule edebildikleri için.
Bilmiyorum...
Gazze'de savaş başlayınca, hatta başlamadan önce kurumlarımızı, aydınlarımızı ve toplumu uyardık. "Bu savaş Gazze'de kalmaz, yayılır"; KAF FED önderlik yapmalı, vatanımız ile birlikte bir Ortadoğu turu yapıp, Ortadoğu Çerkesleri Konferansı örgütlemeli, bir ulusal strateji belirlemeli, dedik.
Ama yine biz söyledik, biz dinledik.
Suriye'de, İsrail'de, Lübnan'da Çerkesler ne yapıyorlar, nasıl yaşıyorlar... Kimse bilmiyor.
Sağlıklı bilgi yok.
İşte Suriye Çerkesleri arasında ulusal bilinci çok yüksek, hemen herkesin Çerkesçe konuştuğu Hanasır, boşaldı. Kimisi kendini korumaya çalışacak, kimisi o veya bu tarafı tutacak.
Yanlış anlaşılmak istemem, herkesten ve herşey den önce vatanımızdaki kurumları, aydınları ve devletleri eleştiriyorum. Çünkü dünya Çerkesleri, Çerkes Dili, Kültürü ve geleceği onlara emanet. İmkan onlarda.
Ama onlar Rusya nereye derse, o yöne bakıyorlar.
Bir Sivil toplum örgütü olarak, devleti ve toplumu uyarması gereken kurumlarımız, aydınlarımız ve gençlerimiz ise uyuyor.
Daha da kötüsü, savaşan, savaştan çıkarı olan güçlere angaje olanlar. Onlar, Çerkes halkını bize hiç bir getirisi olmayacak, zarar verecek söylem ve eylemlere çekmeye çalışıyorlar.
Yalanlarla, dolanlarla...
Bekliyorum, Nalçik'te, Çerkessk'te Gazze için protesto eylemleri örgütleyip Filistinlileri davet edenler, Lübnan ve Suriye'deki Çerkesler için bir şey yapacaklar mı, onları da Kabardey Balkar'a veya Karaçay Çerkes'e davet edecekler mi diye?
Aslında etmeyeceklerini de biliyorum ve bu, daha çok canımı acıtıyor.
Yani mesele Rusya, DÇB... şu bu değil, biziz. Bizim bilgisizliğimiz, ilgisizliğimiz...
İçinde boğulduğumuz eğlence kültürümüz...
Bla bla bla.
Kimsenin bu sorunları anlamayacağını, bir şey yapmayacağını biliyorum, ama yine de yazdım işte. Sadece tarihe bir not düşmek için.
Hatko Schamis
3 Aralık 2024