Türkiye tarihinin en acı, en kalleş günlerinden birinin adıdır "Suruç".
O gün, 20 Temmuz 2015'te, saat 12:00'da Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde İŞİD, bombalı intihar saldırısı örgütlemişti.
Saldırıda 33 kişi hayatını kaybederken 100''den fazla kişi yaralandı.
Hayatını kaybedenler, Kobani'nin yeniden inşası çalışmalarına destek vermek için Türkiye'nin dört bir tarafından Suruç'a gelen gençlerdi.
300 kadar genç Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde toplanmıştı. Basın açıklaması yaparken bomba patladı...
Hepsini saygıyla anıyorum...
Hayatını kaybedenler arasında iki arkadaşımız da vardı. İkisini de gıyaben tanıyordum, isimlerini duymuştum: Ferdane ve Nartan...
Katıldığım en zor cenazelerden biriydi...
Ailece, içerisinde Çerkeslerin de olduğu, daha güzel, daha insanca bir yaşam özlemleri var/dı.
Bu özlemlerinde samimilerdi.
Nartan ve kızkardeşi Sinem Nalchık'ta okuyor; Metin, Çerkesya'da bir gelecek kurma planı yapıyordu.
Çerkes halkının, yaşadıkları coğrafyanın ve dünyanın sorunlarına duyarlılardı.
Nalchık'ta Nartan'ın yaşadığı odayı gördüm, yürüdüğü yollarda yürüdüm. Bir iz bırakmıştı gerçekten.
Ondan bahseden herkes, "coşkulu, neşeli, cesur..." bir arkadaştı diye söze giriyordu...
Seviliyordu, çok seviliyordu!
Böyle ölmemeli, böyle kahpece öldürülmemeli; Çerkes halkının ulusal mücadelesinde bir nefer olarak yaşamalıydı...
Ailesinin, dostlarının, sevenlerinin, Çerkes halkının ve Nartan'ın kalbinin bir yanıyla acısını-sevincini paylaştığı halkların başı sağ olsun.
Hesabının sorulacağı günlerin gelmesi umuduyla, Suruç'ta hayatını kaybeden o gençlerin hepsini rahmetle anıyorum.