Eric Hobsbawm, ulusları "kurgusal topluluklar" diye tanımlamıştı. Uluslaşma sürecinin pratiğinden kaynaklı. Pek kabul görmedi...
Çünkü, hiç bir kurgu, uzun yıllara; hatta yüzyıllara yayılan bir geçmişi-tarihi-yaşanmışlıkları olmayan insan topluluklarını ulusal topluluklara dönüştüremez. Ve birlikte, yan yana veya tek bir devlet çatısı altında yaşamak, tek bir ulus (-devlet ) olmak değildir.
Ulus olmanın maddi-evrensel şartları ve ulus üyeleri arasında, tarihe ve toplumsal hafızaya dayalı özel ilişkiler vardır.
Tek bir çatı altında, birlikte ve/veya yan yana yaşayan etnik-ulusal topluluklar birbirlerini etkiler-kültürlerler. Bu çok doğaldır.
Ama bu süreç, kendini-kimliğini koruma mekanizmalarından ve bilincinden yoksun olan toplulukların aleyhine işler. Kurumsal-siyasi olarak güçlü olan etnik-ulusal topluluklar diğerlerini asimile ederler.
Bu, birden çok etnik topluluğun birlikte, bir ulusal topluluğa dönüşmesi değil; "kurumsal-siyasi ve askeri olarak" güçlü olan kimliğin, diğerlerini yok etmesi; yani asimile etmesi demektir.
Henüz hayata yenik düşmemiş, kimlik bilinci ve dinamikleri hala güçlü olan halklar bu sürece; asimilasyona direnirler. Dillerini, kültürlerini, gelenek göreneklerini... kendilerine ait olan her şeyi korumaya ve koruyacak kurumları örgütlemeye çalışırlar.
Kimliklerine aidiyetlerini güçlendirirler...
Simgeler, semboller, özel-ulusal günler... ve bir insan topluluğuna aralarında özel bir ilişki olduğunu hatırlatan; bu ilişkiyi güçlendiren her şey, söz konusu insan topluğunu; topluluk üyeleri arasındaki "aidiyet ve kimlik bilincini" diri tutar.
Bayrak, böyle bir semboldür. Kimlik, ulus, vatan bayrakta sembolleşir.
"Çerkes Kalma Mücadelesi", asimilasyona karşı; kimliğini, kültürünü, varlığını koruma, yaşatma mücadelesidir. Etnik-ulusal bir harekettir. Bu nedenle her şeyden önce Çerkes kimliğini ve Çerkes kimliğine aidiyeti güçlendirmesi gerekir.
Çünkü Çerkes kimliğinin ve Çerkes kimliğine aidiyetin zayıf olması durumunda, Çerkes dilini, kültürünü ve değerlerini koruma ve geliştirme çalışmaları da zayıf kalır.
İçerisinde yaşadığımız toplumların kontrolünden çıkmamız ve ulusal faaliyetlerimize Çerkes halkından destek bulmamız mümkün olmaz.
Ulusal sembollerin, bayrakların tarihin bir yerinde, politik olarak yanlış insanların elinde "kötü amaçlar" için kullanılmış veya kullanılıyor olması, bütün bu gerekleri değiştirmez. Ulusal sembollerin ve bayrağın misyonunu ve gücünü azaltmaz.
Böyle olumsuz örneklerden ve nedenlerle yola çıkıp, etnik-ulusal dinamikleri güçlendiren çalışmalardan, söylem ve sembollerden uzak duranlar, kendi ayaklarına sıkarlar.
Biz, bu nedenle, diasporada ve vatanda ulusal günlerin; "Çerkes Kıyafet" veya "Çerkes Bayrağı" günlerinin kitlesel bir şekilde ve coşkuyla kutlanmasına; vatanın ve diasporanın bu günlerde ortak-birlikte hareket etmesine büyük önem veriyoruz.
2011 yılında, bir "Avrupa Çerkes Buluşması", 25 Nisan Çerkes Bayrağı Günü"ne denk gelmiş, Federasyon başkanından buluşmada, "Çerkes Bayrağı Günü"nü de kutlamasını istemiştik. Kabul edilmedi.
Bunun üzerine, yaptırdığımız 200 bayrağı, arkadaşlarla birlikte, 24 Nisan gecesi, herkesin odasının kapısına ve her yere gizlice astık.
Sabah kalkanlar her kapıda, her pencerede ve her duvarda Çerkes bayraklarının asılı olduğunu gördüler. Kahvaltıdan sonra bahçede, başkan "25 Nisan Çerkes Bayrağı Günü" üzerine bir konuşma yaptı...
O günden bugüne büyük mesafe kat ettik, ısrarlı çalışmalarımızla bazı tereddütleri aştık ve Çerkes Bayrağı ve Çerkes kimliği daha görünür oldu... Ama hala yolun başındayız.
Özellikle dünyadaki dengelerin derinden sarsıldığı ve değiştiği bu günlerde ve sonraki yıllarda, bayrağımız da, sadece Çerkes halkının herhangi bir birliğinin değil; "tarihi vatanı Çerkesya'da birliğinin ve uluslaşmasının bir sembolü ve itici gücü olması" için çalışmalıyız.
Artık, bütün etkinliklerimizde ve ulusal günlerimizde vatana dönüş ve vatanda birlik özlem ve talebimizi dile getirmeliyiz.
Bayrağımız bu özlem ve talebimizin; Çerkesya'da birliğimizin, kardeşliğin ve barış içinde birlikte yaşamanın simgesi olmalı.
Yaşasın Çerkes Bayrağı!
Yaşasın Çerkes Ulusu!
17.04.2022
Hatko Schamis