"1 Ağustos Vatana Dönüş Günü" ile ilgili olarak vatanda ve diasporada yapılanları ve söylenenleri dikkatlice izledim.
Sonuç:
"Vatana Dönüş" zaten uzun zamandır diasporanın gündeminde değildi; bu nedenle "Vatana Dönüş Günü" de anlamını yitirdi ve bırakın etkinliği; ciddi bir açıklama bile yapılmadı diasporada.
Ama vatanda da durum pek farklı değil.
Adığe Cumhuriyeti Başkanı Sayın Kumpıl ile Kabardey Balkar Cumhuriyeti Başkanı Sayın Kokov, DÇB Başkanı Hauti ve Adığe Cumhuriyeti Milliyetler ve Yurttaşlarla İlişkiler Komisyonu Başkanı Şhalakho Asker konuyla ilgili açıklamalar yaptılar.
Hepsi "ayıp olmasın" tadındaydı.
Hepimiz biliyoruz ki, "vatana dönüş kapısı"nı Rusya Federasyonu tutuyor. Ve Rusya Federasyonu'na rağmen "dönüş" örgütlenemez.
Bizim, "önce vatana dönüşün bir hukuku olmalı" dememizin nedeni de bu!
Sadece kalabalık-kitlesel dönüşler için değil, bireysel dönüşler için de bir hukuk olmalı. Diaspora Çerkeslerini vatana dönüşe teşvik ve motive etmek ve vatanda güvende olacaklarını hissettirmek için...
Çünkü "dönüş" bir tatil değil; hayata ( belki de sıfırdan ) yeniden başlamak demektir.
Bu "hukuku" diaspora yapabilir mi? Etkileyebilir, ama yapamaz! Bu konu, Rusya'nın içişleridir.
Bu nedenle, vatandaki kurumlarımıza; sivil toplum örgütlerimize ve Cumhuriyetlerimize düşüyor görev, bu konuda.
Yani, elbetteki diaspora Çerkesleri vatana dönmek istemeli ve bunu talep etmeli; ama kapıyı açacak olan, sivil toplum örgütlerimizin ve Cumhuriyetlerimizin tavırları ve talepleridir.
Çünkü "Vatana Dönüş"ün hukukunu onlar yapacaklar...
Rusya, Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerini istiyor mu, istemiyor. Geçmişte de istemedi. Hemen sürgün sonrası binlerce Çerkes geri dönmek istedi, bunları hem de silah zoruyla durdurdu Rusya.
SSCB döneminde de istemedi. İsteseydi, Ermeniler gibi Çerkeslerin vatana dönüşlerini de örgütlerdi. Suriye Çerkeslerinin 60'lı ve 80'li yıllardaki resmi "vatana dönüş" taleplerine olumlu yanıt verirdi.
Çerkeslerin vatana dönüşlerinin hukukunu yapardı...
Yapmadı! Hatta, Rodina'nın "misafiri" olarak tarihi vatanımızı görmeye gidenler arasından oturum ve/veya vatandaşlık almak isteyenlere bile ( hepsine ) kolaylık sağlamadı.
Geçen hafta, "kavtoday.ru"da Anavatana Dönüş Günü ile ilgili bir haber-röportaj vardı. Yazarı Vladimir Markov bile Şhalakho Asker'e:
"Ancak burada çok önemli bir nokta var. Yurttaşların yeni bir yere adapte edilmeleri için etkili bir mekanizma oluşturulmalı ve Adiğe diasporası ile yapıcı etkileşim kurulmalı. Vatanına dönen bir kişi onu burada bekleyenler ve ona yardım edecekler olduğunu, burada çalışabileceğini, eğitim alabileceğini, çocuklarını yetiştirebileceğini ve güvende olacağını bilmeli..." Yani "bir hukuk olmalı" dedi.
Peki Adığe Cumhuriyeti Milliyetler, Yurttaşlarla İlişkiler ve Kitle İletişim Komisyonu Başkanı Şhalakho Asker ne dedi:
"Birileri Rusya'nın herkesi geri getirmesi-kabul etmesi gerektiğini söylüyorlar. Affedersiniz, ama şu anda Kuzey Kafkasya'da ekonomik durumun ne olduğunu biliyorlar mı? Herkesi pervasızca nasıl yeniden yerleştirelim? Nasıl yaşayacaklar? Nerede? Ruslar konut sorununu çözdü mü? Biri gelip ev kiralar, ama kirasını zamanında ödeyemezse deport edilir. Vatandaşlık almak zor, iş yok... Zor!
"Gelip buraya entegre olan, çalışan belirli kişilerin yararı var tabii. Bu nedenle, isteyenleri kabul etmekten mutluluk duyuyoruz. Ama kimseyi zorla getirmeyeceğiz. Toplumumuzun tam teşekküllü üyelerine ihtiyacımız var. Rusya'nın gerçek vatandaşlarına...
"... kontrolsüz geri dönüş, hem diğer etnik topluluklarla hem de kendi etnik gruplarının temsilcileriyle sosyal gerginliğe ve çatışmaya yol açabilir. Bu anlaşılabilir bir durum: insanların dünya görüşü farklı koşullarda şekillenir, her zaman yeni bir gerçekliğe hazır değildir...
"Bu nedenle, ülkeye geri dönenlere yalnızca maddi yardım değil, aynı zamanda önleyici ve insani yardım da son derece önemlidir...
"Dilsel ve kültürel çevreyi birbirine yaklaştırmak ve yabancı ülkelerdeki kardeşlerimizle eğitim ve diğer bağları geliştirmek için diğer ülkelerdeki diasporalarla yakın ilişkilere ihtiyaç var..."
Kulağa hoş veya doğru gelen, ama gerçeklerin üstünü örten-karartan sözler...
"Herkesi buraya nasıl yerleştirelim?" diyor mesela Asker. Sanki diasporadan herkes vatana dönüş yapacakmış gibi. Asker, bilerek abartıyor geri dönüş yapacakların sayısını. Böylece "gelecekleri alamayız, buna gücümüz yetmez" demek için.
Gerçekten de Adığey'in buna gücü yetmez.
Peki, Adığey'in mesela her yıl kaç dönüşçüyü almaya gücü yeter? 3 mü, 5 mi, 10 mu? Bunu söylemiyor. Çünkü böyle bir program yok.
Sonra, uyum, imkanlar üzerine bir sürü masal... Dünyada, önce dışarıda, yani diasporada "vatanda yaşamak için gerekli kültürel-ruhsal altyapı"nın verildiği, sonra dönüş yapıldığı bir örnek var mı? Bir insan yaşayacağı ülkeye, başka bir ülkede adapte olabilir mi?
Diaspora Çerkeslerinin veya Dönüş Hareketi'nin görevidir bu bilinci vermek. Ama pratik olarak vatanda şekillenecektir, diasporada değil.
Bu sözler, bahaneler... diaspora Çerkeslerinin kayıtsız şartsız vatana dönüş haklarının olduğunu kabul etmemenin itirafıdır aslında.
Rus veya Rusça konuşan yüzbinlerce insanı Rusya'ya davet eden, yerleştiren Rusya'nın bir kaç bin Çerkesi almaya gücü yokmuş!
Bu masalı anlatırken, Adığey'in Rusya Federasyonu'nun, eşit haklara sahip bir birimi olmadığını itiraf ettiğinin de farkında değil, Asker.
Peki Dünya Çerkes Birliği Başkanı Hauti ne diyor?
"Uluslararası Çerkes Derneği yurtdışındaki yurttaşları güçlü bir şekilde desteklemekte, onları ilgilendiren konularda onlarla yakın işbirliği içinde çalışmakta, heyet alışverişinde bulunmakta, Rus üniversitelerinde genç Çerkeslere eğitim vermekte, her yıl Türkiye, Suriye, Ürdün ve İsrail'den çocukları KBR ve Adigey'deki sağlık kamplarına kabul etmektedir...
"Çerkeslerin tarihi vatanlarına dönüşleri en önemli sorundur. Ama bu sorun çok yönlüdür ve bir anda çözemeyiz...
"Bugün bir arada olmak, birlikte hareket etmek; dilimizi, kültürümüzü, geleneklerimizi ve geleneklerimizi birlikte korumak ve geliştirmek için tüm ülkelerdeki diasporaların tarihi vatanları ile yakın ilişkiler kurmaları gerektiği konusunda artan bir inanç var...
"Ama Çerkesler nerede yaşarlarsa yaşasınlar, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, tarihi anavatanlarının Rusya olduğunu bilmeli, ayrıca geleceğimizin kısmen de olsa tarihi anavatanlarında dil ve kültürün korunmasına ve daha da gelişmesine bağlı olduğunu anlamalılar..."
İnanın röportajı yapan gazeteci-yazar Markov bile bu sözlere itiraz ediyor ve "ICA başkanıyla hemfikir olamıyoruz. Bu çalışma özellikle gençlerle ilgili olarak çok önemlidir... Gençler, diasporanın ve ailenin etkisine rağmen, kendilerini şekillendiren çevrenin bir ürünüdürler. ( Uyum, çn ) onlar için çok daha zor, dilsel, sosyo-kültürel, zihinsel, eğitimsel, iletişimsel olarak özel bir desteğe ihtiyaçları var" diyor.
"Güçlü bir şekilde destekliyoruz...", "üniversitelerde gençleri okutuyoruz..." falan gibi sözlerin doğru olmadığını biliyoruz. Belki bu sene 4 öğrenciye burs verecekler, ama bir programları yok.
Daha da önemlisi; "dönüş zor ve karmaşık bir sorun" diyor Hauti. Ve "nerede yaşarsanız yaşayın, hangi dili konuşursanız konuşun..."
Vatana Dönüş'ü teşvik ve motive eden tek bir kelime dahi çıkmıyor ağzından. Hem de "Vatana Dönüş Günü"nde.
Özetle: "Vatana Dönüş" artık Çerkes Dünyası'nın gündeminde değil. Nesnel ve öznel nedenlerle.
Özne biziz: diasporada ve vatanda yaşayan Çerkesler yani. Diaspora Çerkeslerinin ve vatandaki kurumlarımızın güçlü bir vatana dönüş talebi yok. Şu veya bu nedenle...
Nesnel şartlar denilen ise, Cumhuriyetlerimizdeki ekonomik ve siyasi şartlar ile Rusya'nın Çerkeslerin vatanlarına dönüşlerine olumsuz bakması.
Siyaset ile ilgilenen herkes "psikolojik faktör"ün önemini bilir. Bu nedenle, bu sene "Vatana Dönüş Günü"nde prestijli kurumlarımızın ve büyüklerimizin açıklamalarının tesadüf olmadığını düşünüyorum.
"Nesnel gerçeklik" bahanesi altında "vatana dönüş"ü fazla düşünmeyin; yaşadığınız yerlerde dilinizi ve kültürünüzü korumaya çalışın; hatta "hangi dili konuşursanız konuşun"... Ama tarihi vatanımızın geleceğimiz demek olduğunu da unutmayın, diyorlar.
Neden bu duruma geldik, bunu nasıl değiştirebiliriz, tartışmak lazım sanırım. Özellikle şu "Rodina Dönüşçülüğü"nü!