#124 Ekleme Tarihi 05/10/2015 10:01:48
02 Ocak 2015
Yıllardır eksiğimiz olan tabanda halkımızın ortaklaşa sahip çıktığı ortak bir özgün ideolojimizin olmayışı meselemiz maalesef ki bize çok şeyler kaybettirdi. Denemediğimiz hiçbir ideoloji neredeyse kalmadı. Hiçbir ideoloji ise ne halkımızı aydınlattı ne de halkımızın yok oluşunu geriye çevirebildi. Anavatana geri döner dönmez her şeyin kendileri adına çözüleceğini ve bu çözümün de en iyi örnek olacağı zanneden bir kısım geri dönüşçüler bu işin bu kadar kolay olmadığını anlayıverdiler. Bu insanların pek çoğu o kadar hararetli bir şekilde vatan vatan demelerine rağmen vatanda nasıl ekmek parası kazanılacağıyla ilgili sorunu hiç akıllarına getirmiyorlardı. Bu insanlarımız anavatana dönüp ekmek kavgasına düşünce ideolojilerin karın doyurmadığını ve hararetli sloganların gerçek hayatın akışını hiç de değiştirmediğini fark ettiler. Bir kısmı ekmek kavgasından sonra vazgeçti ancak gerçekten vatansever olan insanlar bu işten gerekli dersleri çıkardılar. Ancak bu insanlarımızın karşı karşıya oldukları kendini ifade sorunu ve dertlerini anlatamama sorunu vardır.
Bize ait olmayan ve tabanımızla da ilgisi olmayan ve son günlerde değişik odaklarca desteklenerek önümüze konmaya çalışılan “geri dönüşçülük” fikrinin sakat oluşu ve Türkiye’nin Çerkesliğin merkezi olması gerektiği ve anavatanda ortaya konanların bize çok da ait olmadığı görüşü demokrasi ve soykırım imgelerini de kullanarak halkımıza tuzaklı bir yok oluşun altyapısını hazırlamaktadır. Bu ideolojinin sahipleri geri dönüşü savunanları geri dönenlerin Rusçulaştıkları ve uğranan haksızlıkları yeterince duyurunca bunun haklarımızın yeniden elde edilmesini sağlayacağı söylemleriyle taban bulmaya çalışmaktadırlar. Ama bu insanlar vatana sırt çevirdiklerini ve yüzlerini efendilerine çevirdiklerini de ustalıkla arada kaynatmaktadırlar.
Önce ideolojimizi doğru etiketlemeliyiz. İdeolojimiz “geri dönüşçülük” değil “yüzü vatana dönüklüktür”. Yani gönlümüzün ve enerjimizin vatana yönelik olmasıdır. Elbette ki ideal sonuç olan “geri dönüş”ün sağlanması en büyük arzudur ancak mevcut şartlarda imkansız olan ve hiçbir alt yapısı olmayan bir istektir. Ayrıca belli bir sistemi ve işleyişi olmayan “geri dönüşçülük” fikri yeni ortaya çıkan ve nereye hizmet ettikleri de aşikar olan vatan düşmanı grubun vatan ile aramızdaki köprülere saldırmasını kolaylaştıran bir fikirdir. Şu an geri dönüşten ziyade insanlarımızın yüreğini ve enerjisini vatana çevirmek daha önemlidir. Çünkü somut alt yapısı olmayan bir fikir işlemez.
Anavatandakinin en az yedi katı olan diaspora Çerkeslerinin Çerkes halkının geleceği adına ortaya koydukları ortadadır. Kısır ve tabandan destek bulmamış ithal ideolojiler mevcuttur bolca ve eylemsel çözümler ortada yoktur. Anavatanda ise onca azlığa rağmen kurumsallaşabilmiş bilimsel ve siyasi işleyişler mevcuttur. Buradaki yeni fikrin temsilcileri kendileri sanki dünyanın en demokratik ülkesinde yaşıyorlarmış gibi anavatandaki antidemokratik işleyiş ve sistemi dillerine dolayarak oradaki insanlarımızın emek ve çabalarını değersizleştirme çabası içindedirler. Ayrıca pervasızca anavatandakilerin Rus aşığı oldukları yakıştırmasıyla o insanlarımıza direk bir saldırıda da bulunmaktadırlar.
Şu an elimizde son bir şansımız vardır halkımızı kendi rengiyle bir süre daha korumak ve Çerkes halkını geleceğe taşımak için. Öncelikli olarak eldeki tecrübeler “halk olarak geleceğe dokunmak için vatana ihtiyaç vardır ve o yüzden halkımızın Çerkes halkı olarak devamı anavatanda mümkündür”ü göstermektedir . Ancak anavatanda nüfus azlığı gibi bir sorunumuz da vardır. Anavatandakilerin gönlü geri dönmemizi arzulamakla beraber anavatandakiler bunun kendiliğinden olacak bir iş olmadığı ayırımına da yavaş yavaş varmaktadırlar. Diasporadaki halk tabanı ise süreç içinde tamamen asimile olacağını fark etmiş ve asimile olmak istemeyen ve somut çözüm isteyen ve enerjisiyle de bunu destekleyebilecek büyük bir kesim de halk tabanı içinde yönünün aramaya başlamıştır. Tam bu nokta anavatan ile diasporanın kesiştiği noktadır. İki tarafın da arayışlarını anlamlandırmak ve arayışları somut etkileşime çevirmek gerekmektedir. Diaspora ve anavatan sürekli olarak etkileşimini sürdürmek zorundadır.
Defalarca belirttiğim gibi öncelikli işimiz anavatan ve diasporanın birbirlerini gerçek anlamda tanımalarını sağlamak, etkileşim yaratmak ve etkileşimden faydalanarak halkın geleceği için gerçek farkındalık yaratmaktır. Bu aşamadan sonra gerçekleşek her dönüş, her yatırım, her vizyon gerçekçi olacaktır. Hepinizi farkında olmaya ve farkına vardırmaya davet ediyorum.
Marğuş Vezir
01.01.15
22:29